Aşırı Tuz Kullanımı Neyi Tetikliyor?

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Akdemir, Türkiye'de normalin 3 katı daha fazla tuz tüketildiğini belirterek, bunun kalp ve damar hastalıklarını tetiklediğini belirti.

KALP HASTALIKLARI BİRİNCİL ÖLÜM NEDENİ

Akdemir, Dünya Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla gazetecilere yaptığı açıklamada, kalp hastalıklarının dünyada birincil ölüm nedeni olduğunu söyledi.

Son yıllarda tıbbi tanı yöntemlerinde büyük ilerleme olduğunu, birçok kalp hastalığının ortaya çıkmadan tespit edilebildiğini vurgulayan Akdemir, "Özellikle ileri yaş grubundaki kişilerde kalp hastalığı riski daha yüksek. Kalp ve damar rahatsızlıkları, ileri yaşlardaki kişilerde daha fazla görülüyor ve daha ölümcül olabiliyor" diye konuştu.

Prof. Dr. Akdemir, bu yaş grubundaki kişilerde koruyucu ve önleyici tedbirlere daha fazla önem verilmesi gerektiğini aktararak, bireylerin şikayet olmadan bile rutin kalp kontrolü yaptırmalarında fayda gördüklerini dile getirdi.

Pek çok etkenin kalp hastalıklarına yol açabileceğini ifade eden Akdemir, aşırı kilo, stres, yorgunluk, sigara içimi, diyabet, ailesel faktörler ve şeker hastalığının risk faktörleri arasında yer aldığını belirti.

YÜKSEK TUZ KULLANIMINDAN KAÇININ

Akdemir, beslenmenin kalp rahatsızlıklarının ortaya çıkmasında önemli rol oynadığını vurgulayarak, şu tavsiyelerde bulundu:

"Sağlıklı kalp için sağlıklı beslenme şart. Özellikle tuz ve şekerden kaçınılması gerekiyor. Yüksek tuz kullanımı, en temel yanlışlardan birisi. Maalesef ülkemizde normalin 3 katı daha fazla tuz kullanılıyor. Bu da kalp ve damarhastalıklarını tetikliyor. Alınacak küçük önlemlerle kalp ve damar rahatsızlıkları önlenebilir. Sağlıklı ve doğal besinlerle beslenin, şekeri ve tuzu azaltın.

Fazla kilolardan kurtulun. Kilo vermek kadar sağlıklı bir kiloyu korumak da önemli. Sık sık kilo alıp vermek, kalp sağlığına zararlı. Aşırıya kaçmadan hafif ya da orta düzeyde, yaşa uygun egzersiz kalbimizi güçlendirir. Sigara kesinlikle içmeyin ve içilen ortamlardan uzak durun.

Hayatınızdan stresi çıkarın. Aile hikayenizde diyabet ve yüksek tansiyon varsa 30 yaşından itibaren kardiyologa muayene olun." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.