Arnavutluk'ta, 450 Kişilik Cami İbadete Açıldı

Arnavutluk’un İşkodra şehri Trush kasabasında yapılan 450 kişilik cami ibadete açıldı. Ayrıca 48 yataklı ülkenin ilk hafızlık merkezinin inşası için izin alındı.

5 bin 34 Müslümanın yaşadığı İşkodra şehrinin Trush kasabasında 2012 yılında Türkiye’den hayırseverlerin desteği 450 kişinin ibadet edebileceği ilk caminin yapımına başlanmıştı.

OSMANLI MİMARİSİ İLE İNŞA EDİLDİ

Yapılan cami tamamen Osmanlı mimarisine uygun inşa edildi. Mühendislik harikası, hassas bir işçiliğin uygulandığı caminin mihrabı, kürsüsü, minberi mermerden yapıldı ve inşasında 22 ton kurşun, 98 ton demir kullanıldı. Bir şadırvan, tuvalet, su kuyusu ve 14 de kubbeden oluşan cami 480 bin avroya mâl oldu.

MÜSLÜMAN NÜFUSUNUN SAYISI DÜŞÜK GÖSTERİLİYOR

Merkezi Arnavutluk’ta bulunan Alsar Vakfı Başkanı Mehdi Gurra, Arnavutluk’ta Müslüman nüfusu 2001’e kadar resmi olarak yüzde 75’ken son yapılan sayımda bu oranın bilinçli olarak yüzde 57 gösterildiğini söyledi.

Caminin yapılmasının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Gurra, “Bu mimari bizler için bir örnek teşkil ediyor. Türkiye’deki hayırseverlerden Allah razı olsun. Şunu bilmemeliler ki biz Türklerle dostluktan daha öte Kur’an’ı Kerim ifadesiyle Müslümanlar olarak kardeşiz” dedi.

ARNAVUTLUK’A İLK HAFIZLIK MERKEZİ

Öte yandan, caminin yanına eskiden mescid olarak kullanılan yaklaşık 3 bin metrekarelik alana 48 yataklı Arnavutluk’ta ilk kez bir hafızlık merkezi yapılacak.

Gurra, projenin hazır olduğunu ruhsatlarının alındığını belirterek, “Tefrişatının sponsoru bulundu. Sadece kaba inşaatı kaldı. Bunun da 400 bin euro tutarında bedeli var” dedi. Arnavutluk’ta böyle bir hafızlık merkezi olmadığını ifade eden Gurra, “Türkiye’deki hafızlık müessesinin aynısını yaparak sonraki nesillere aktarılmasını istiyoruz” diye konuştu.

Caminin inşa sürecinde İHH-Alsar Vakfı-TİKA ve Konya Selçuklu Belediyesi ortak hareket etti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.