Arakanlı Müslümanlar Dağlara Kaçıyor

Myanmar'ın Arakan (Rakhine) eyaletinde ordu ve Budist milliyetçilerin, Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) yönelik saldırılarından kaçan 30 bini aşkın Arakanlı Müslüman'ın Bangladeş sınırındaki dağlık bölgede sıkıştığı bildirildi.

CNN'in haberine göre, Arakanlı Müslümanların haklarını savunan aktivistler, Arakan'ın kuzeyindeki Maungdaw ve Rathidaung kentlerinden gelerek Bangladeş sınırındaki Naf Nehri'ni geçmeyi başaramayan 30 binden fazla Arakanlı Müslüman olduğunu belirtti.

Aktivistler, bu insanların temel gıda, su ve tıbbi malzemeden yoksun, günlerdir dağlık bölgelerde sıkışıp kaldığına işaret etti.

Merkezi Londra'da bulunan Burma İnsan Hakları Ağı (BHRN) adlı kuruluşun yöneticilerinden Kyaw Win, yaptığı açıklamada, "Bu en savunmasız durumdaki insan hayatları bir an önce kurtarılmalıdır." dedi.

 

CANLARINI KURTARMAK İÇİN KAÇIYORLAR

Öte yandan Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Başkanı Hla Kyaw, "Ordu, Arakanlı Müslümanları vurarak öldürmek yerine köylerinden uzaklaştırmaya başladı." şeklinde konuştu.

Ordunun, zaten Arakanlı Müslümanların Bangladeş sınırını geçmeye çalışırken ya da dağlarda beklerken ölümle yüze kalacağını bildiğini aktaran Kyaw, "Artık mermilerini harcamayacaklar." ifadesini kullandı.

Myanmar ordusunun, silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle Arakan eyaletinde devam eden saldırılarında 25 Ağustos'tan bu yana çok sayıda Arakanlı Müslüman hayatını kaybetti. Saldırılarda hedef alınan 60'tan fazla köyün onlarcası yakılırken, on binlerce Arakanlı Müslüman da can güvenliği nedeniyle bölgeden kaçmaya çalışıyor.

Siviller kara ve deniz yoluyla Myanmar'dan Bangladeş'e geçmeye gayret ediyor. Birleşmiş Milletler (BM), şu ana kadar 123 binden fazla Arakanlı Müslümanın Bangladeş'e geçtiğini bildiriyor ancak on binlercesinin sınır bölgesindeki bekleyişi sürüyor.

Myanmar hükümetinin uluslararası kuruluşlara bölgeye giriş izni vermemesi nedeniyle ölü sayısı ise saptanamıyor. Arakanlı sivil toplum kuruluşları hayatını kaybeden sivillerin sayısının bini aştığını bildirirken, bazıları rakamın binlerce olduğunu iddia ediyor.

MYANMAR YÖNETİMİ ARAKANLILARA YARDIM EDİLMESİNE İZİN VERMİYOR

Myanmar hükümeti, Arakan eyaletinin kuzeyinde ordu ve Budist milliyetçilerin saldırısı altındaki bölgelerde Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası yardım kuruluşlarının faaliyet göstermesine izin vermiyor.

The Guardian'ın haberine göre, Myanmar hükümeti BM'ye bağlı tüm yardım kuruluşları ile 16 uluslararası kuruluşun, saldırıların sürdüğü bölgelerde faaliyette bulunmasını engelliyor.

Myanmar'daki BM Yerleşik Koordinatörlüğü Ofisince gazeteye yapılan açıklamada, söz konusu bölgelerde gıda, su ve tıbbi malzeme gibi hayati yardımların askıya alındığı belirtilerek, "Buradaki güvenlik durumları ve hükümetin saha ziyaretleri bizi yardımları dağıtamaz hale getirdi." ifadeleri kullanıldı.

Eyalette yerlerinden edilmiş 100 binden fazla Arakanlı Müslüman'ın kaldığı kamplarda da saldırıların başladığı 25 Ağustos'tan bu yana insani yardım yapılamadığına işaret edilen açıklamada, "BM, en yakında zamanda insani yardım faaliyetlerine yeniden başlamak için yetkililerle iletişim halinde." ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, Arakan'ın diğer kesimlerinde yardımların sürdüğü kaydedildi.

Myanmar'daki BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Pierre Peron da yaptığı açıklamada, "İnsani yardım kuruluşları, Arakan'ın kuzeyinde devam eden şiddet olaylarından etkilenen binlerce insanın akıbeti hakkında derin endişe duyuyor." dedi.

Peron, saldırıların sürdüğü bölgelerde sivillerin güvenliğinin tesis edilmesinin ve gıda, su, barınak, sağlık hizmetleri gibi insani yardımlara güvenilir şekilde erişimin sağlanmasının aciliyet arz ettiğini vurgulayarak, "İnsani yardım, normalde çaresiz insanlara iyi niyet çerçevesinde ulaştırılıyordu çünkü buraki insanlar bu yardımlara muhtaç. Arakan'da çaresiz durumdaki tüm sivillerin iyiliği için insani yardımın devam ettirilmesine yönelik bir an önce önlem alınmalıdır." diye konuştu.

Ayrıca BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), BM Nüfus Fonu (UNFPA) ve BM Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF), bir haftadan uzun süredir Arakan'ın kuzeyindeki saha çalışmalarını yapamadığı, bu durumun da bölgedeki insanlar açısından hayati tehlike oluşturduğu ifade edildi.

Öte yandan, BM kuruluşlarının yanı sıra Oxfam, Save the Children (Çocukları Kurtarın Vakfı) gibi uluslararası yardım kuruluşları da Myanmar hükümetinin "çatışma alanlarına" erişim izni vermemesi nedeniyle bölgedeki faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını duyurdu.

Dünya Gıda Programı (WFP) yetkilileri önceki gün AA muhabirine yaptığı açıklamada, Arakan'daki gıda yardımı faaliyetlerini güvenlik sorunları nedeniyle askıya aldığını bildirmişti.

KÖYLER ATEŞE VERİLİYOR

Bu arada Arakan'ın Maungdaw kentine bağlı Maung Na Ma, Waprang, Mazawr Fara, Shil Khali köylerinin ordu ve Budist milliyetçilerce dün akşam saatlerinde ateşe verildiğine dair görüntü ve fotoğraflar sosyal medya üzerinden yayınlandı.

AA muhabirinin, Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) ait güvenilir sivil toplum kuruluşu (STK) ağları ve yerel kaynaklardan aldığı bilgilere göre, söz konusu köylerde 600 ila 800 ev yok oldu.

Myanmar ordusunun silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle Arakan eyaletinde devam eden saldırılarında 25 Ağustos'tan bu yana çok sayıda Arakanlı Müslüman hayatını kaybetti. Saldırılarda 60'tan fazla köy hedef alınıp bu köylerden onlarcası yakılırken, on binlerce Arakanlı Müslüman da can güvenliği nedeniyle bölgeden kaçmaya çalışıyor.

Siviller kara ve deniz yoluyla Myanmar'dan Bangladeş'e geçmeye gayret ediyor. BM, şu ana kadar 73 bin Arakanlı Müslüman'ın Bangladeş'e geçtiğini bildiriyor ancak on binlercesinin sınır bölgesindeki bekleyişi de sürüyor.

Myanmar hükümetinin uluslararası kuruluşlara bölgeye giriş izni vermemesi nedeniyle ölü sayısı ise saptanamıyor. Arakanlı sivil toplum kuruluşları hayatını kaybeden sivillerin sayısının bini aştığını bildirirken, bazıları rakamın binlerce olduğunu iddia ediyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.