Arakanlı Çocuklar Açlıktan Kırılıyor

Bangladeş’te, yetersiz beslenme ve sağlık imkanlarının yetersizliği nedeniyle son bir haftada 200 Arakanlı çocuk hayatını yitirdi.

Bangladeş basınında yer alan habere göre, adının açıklanmasını istemeyen bir sağlık görevlisi, Bangladeş’e geçen Arakanlı Müslümanların sığındığı Cox’s Bazar kentindeki Teknaf ve Ukhiya bölgelerinde son bir haftada en az 200 Arakanlı Müslüman çocuğun öldüğünü belirtti.

YETERLİ GIDA VE SU ALAMIYORLAR

Bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler de yaptıkları açıklamalarda, Myanmar-Bangladeş sınırındaki söz konusu ölümlere, bebeklerin yeterli gıda ve bakım alamaması, zayıf düşen annelerin bebeklerini yeterince emzirememesi ve çeşitli hastalıkların yayılmasınının sebep olduğunu kaydetti.

Bölge sakini Zahid Hasan, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Çocuk ölümlerinin sayısı, yeterli gıdanın, içme suyunun olmaması ve soğukla bağlantılı hastalıklar nedeniyle artış gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

“BU İNSANLAR İNANILMAZ BİR KRİZLE KARŞI KARŞIYA”

Evinin etrafındaki açık alanı 100 Arakanlı Müslüman ailenin barınması için verdiğini dile getiren Zahid, “Sadece son 3 günde 11 çocuğu defnetmek zorunda kaldık. Bu insanlar dayanılmaz bir krizle karşı karşıya.” diye konuştu.

Merkezi Cox’s Bazar'da bulunan Gonoshasthaya Kendra isimli sivil toplum kuruluşunun Direktörü Nasima Yesmin ise Arakan’da saldırıların başladığı 25 Ağustos’tan bu yana Bangladeş’e geçen Arakanlı Müslüman çocukların ciddi sağlık problemleriyle karşılaştığına işaret ederek, “Son 8 günde, kliniğimizde 700 kadar Arakanlı Müslüman çocuk tedavi gördü, bunlardan 248’i yeni doğmuştu. Çocukların bağışıklığı büyüklerinki kadar güçlü değil.” bilgisini aktardı.

Yesmin, anne ve bebeklerin en çok düzenli gıda, içme suyu, güvenli bir barınak ve tıbbi malzemelere ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.

Kaynak: AA

 

 

İslam ve İhsan

HÜDAYİ VAKFI'NDAN ARAKAN İÇİN YARDIM KAMPANYASI

Hüdayi Vakfı'ndan Arakan İçin Yardım Kampanyası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.