Anne Sütü Hayat Kurtarıcı

Yeni doğan her bebeğin doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirilmesi, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi ve 2 yaşına kadar anne sütü almaya devam etmesi durumunda, her yıl yaklaşık olarak 800 bin çocuğun hayatının kurtarılacağı belirtildi.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Tülay Bağcı Bos, "1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası" dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, emzirmenin bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için gerekli besinlerin sağlanmasının doğal yolu olduğunu söyledi.

Doğru bilgilendirme, aile desteği, sağlık sisteminin katkılarıyla tüm annelerin bebeklerini emzirmesinin teşvik edilmesi amacıyla bu haftanın her yıl 170’den fazla ülkede kutlandığını ifade eden Bos, bebeklerin beslenmeye doğumdan sonraki bir saat içinde başlanmasının çok önemli olduğunu vurguladı.

MÜKEMMEL BİR BESİN

Bos, emzirme başladığında ilk gelen sarımsı, yapışkan anne sütünün "kolostrum" diye isimlendirildiğini belirterek, bunun protein ve bağışıklığı sağlayan maddeler yönünden çok zengin olduğuna ve Dünya Sağlık Örgütünün kolostrumu yeni doğanlar için mükemmel bir besin olarak değerlendirdiğine dikkati çekti.

Dünya Sağlık Örgütü, bebeklerin yaşamlarının ilk 6 ayında su dahi verilmeden sadece anne sütü ile beslenmesini, 6-24 ayda ise anne sütü ve ek gıdalarla devam edilmesini önerdiğine işaret eden Bos, şöyle devam etti:

ANNE SÜTÜ BEBEĞİ HASTALIKLARDAN KORUR

"Anne sütü ilk 6 ayda bebeğin büyümesi ve gelişimi için gerekli besinlerin tamamını karşılamaktadır. Ayrıca anne sütü solunum yolu hastalıkları, ishalli hastalıklar ve bebeğin hayatını tehdit eden diğer rahatsızlıklara karşı koruyucudur. Bebekleri obezite, astım ve diyabet gibi hastalıklardan da korur.

Eğer doğan her bebek doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirilir, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenir ve 2 yaşına kadar anne sütü almaya devam ederse her yıl yaklaşık olarak 800 bin çocuğun hayatı kurtarılacaktır."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.