Alzaymıra Yakalanmamak İçin Neler Yapmalı?

Prof. Dr. Köseoğlu, "Alzaymır hastalığına yakalanmamak için düzenli egzersizler yaparak beynimizi geliştirecek yaratıcı yeni bilgiler öğrenmeliyiz" dedi.

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Emel Köseoğlu, alzaymırdan korunmak için diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterole karşı önlem alınması, B12 eksikliğinin giderilmesi ve düzenli egzersizler yapılarak beyni geliştirecek yaratıcı yeni bilgiler öğrenilmesi gerektiğini bildirdi.

Köseoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, daha çok gelişmiş ülkelerin hastalığı olarak görülen alzaymırın, gelecek yıllarda gelişmekte olan ülkelere de yük getireceği öngörüsü bulunduğunu belirtti.

Alzaymırda hafıza, konuşma, dikkat, algılama, tanıma, hesaplama, karar verme, plan yapma, problem çözme, kişilik, davranış ve tavır gibi işlevlerin en az ikisinde değişiklik olduğunu ifade eden Köseoğlu, bu hastalıkta unutkanlığın, kişinin hayatını etkileyecek düzeyde ve sürekli olduğunu vurguladı.

HER 5 YILDA 2 KATINA ÇIKIYOR

Alzaymır görülme sıklığının yaşla arttığına işaret eden Köseoğlu, "Alzaymır hastalığının görülme sıklığı 65 yaş civarında yüzde 5’tir. Sonra bu oran her 5 yılda bir iki katına çıkmaktadır. Yani 80 yaşındaki bir kişi yüzde 30-50 alzaymır hastasıdır. Genel olarak gelişmiş ülkelerde 65 yaş üzeri nüfusun yüzde 10’u alzaymır hastasıdır. Bu hastalıkta hasta ve yakınlarının yaşam kalitesi düşer. Hastanın yaşam süresi etkilenir, ölüm riski artar. Alzaymır hastalarının bakımı için harcanan para, şeker hastalığı ve sigaraya bağlı harcanandan fazladır" ifadelerini kullandı.

Köseoğlu, alzaymırın, kalp hastalığı ve kanserden sonra en maliyetli üçüncü hastalık olduğuna dikkati çekerek, hastaya, aileye ve topluma ciddi bir sosyal, ekonomik yük getirdiğini belirtti.

Alzaymırdan korunma yollarıyla ilgili de bilgiler aktaran Köseoğlu, şunları kaydetti:

"Alzaymır hastalığına yakalanmamak için öncelikle sağlık durumumuzu gözden geçirerek diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi damarsal hastalıklarımızı tedavi ettirerek B12 vitamin eksikliğimiz varsa bunu gidermeliyiz. Sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durarak iyi beslenip, iyi uyarak stresten kaçınmalıyız. Düzenli egzersizler yaparak beynimizi geliştirecek yaratıcı yeni bilgiler öğrenmeliyiz. Aynı zamanda alzaymır hastalığının erken tanısı tedavi açısından önemli bir faktör oluşturuyor."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.