Altınoluk Dergisinin Temmuz 2019 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 401. sayısı çıktı. Altınoluk dergisi Temmuz 2019 sayısında “Zahir Batın Dengesi Şekli Öze Özü Şekle Feda Etme” kapak başlığıyla çıktı.

Altınoluk dergisinin Temmuz 2019 sayısı şu şekilde takdim edildi.

TAKDİM

Âlem zıtlıklar üzerine yaratılmıştır. İyi kötü ile bilinir. Sağlığın anlaşılması hastalık iledir. Hayatın kendisi ölüm ile idrak edilir. Eşya zıddı ile bilindiği gibi zıddı ile de kâimdir. Gece gündüze, gündüz geceye döner. Ölüden diri, diriden ölü çıkar. Denge böyle oluşur. Devranın böyle akıp gidişinde anlamak isteyen için büyük ibretler vardır. En büyük ibret de zıtların bir arada ve ahenk içinde yaşamasıdır. Bunu temin eden Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerine bu yüzden zıtları bir araya toplayan manasında Câmi’ül-Ezdâd denilmiştir.

ZAHİR BATIN DENGESİ

Zâhir ve bâtın ayırımı da ilginç bir zıtlık tezahürüdür. Şekil ve öz diye ifade edebileceğimiz bu iki kavramın varlığı, zıtların birbirine muhtaç olmasının ötesinde bir imtihan sebebi olduğunu da gösterir. Her şeyin bir şekli, bir de özü vardır ve hiçbir şeyin künhüne sadece şekli ya da özü ile vakıf olunamaz. İlimlerin, ibadetlerin, amellerin, günahların, hâsılı hayat dahil, her şeyin bir şekil tarafı, bir de özü mevcuttur. Hikmet, şekil ve özün birbirlerine feda edilmeksizin dengede tutulmasındadır. Özü şekle, şekli öze tercih edenler Rabbimizin insanlara vermiş olduğu en büyük nimet olan dinin muradına vâkıf olamazlar.

İslâmî bir hayat tarzı olarak Sünnet’e yönelik tutum ve davranışlar, her dönem olduğu gibi günümüzde de öz ile şekil arasındaki dengeyi muhafaza edemeyenlere ilişkin bir turnusol kâğıdı vazifesi görmektedir. Fahri Kâinat Efendimiz’in kurtarıcı ve erdirici hayat nizamı olan Sünnet’in özünü şekilperestlik yaparak örtenler ile şeklinin önemli olmadığını iddia edenler son tahlilde insanlığın zâhirde ve bâtında tek umudu olan bu kurtuluş ve huzur kaynağının cazibesini gölgelemektedirler. Sünnet’in ihya ediciliği ne özün şekle, ne de şeklin öze feda edilmemesi ile ortaya çıkabilir. İşte bu düşüncelerle bu sayımızda zâhir ve bâtın dengesinin ehemmiyetine dikkat çektik. Vefatının 20. sene-i devriyesinde ömrünü Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yolunda bezleden ve bunu zâhir-bâtın dengesinin en güzel örneklerinden birisini ortaya koyarak yapan Sâhib’ül-Vefa Musa Efendi ile ilgili yazı ve konuşmalar bu sayımızın mühim bir diğer muhtevasını oluşturdu. İstifadeye medar olması niyazımız ile takdim ediyoruz.

KUR’AN’IN MUHTEVASI VE FAZİLETLERİ

Altınoluk dergisi olarak 34. abone kampanyasına başlamanın heyecanını yaşıyoruz. Yeni dönemde siz kıymetli okuyucularımıza Altınoluk, Şebnem ve Altın Çocuk dergilerimizin yanı sıra her sene olduğu gibi bu sene de özgün bir hediye takdim edeceğiz. Dr. Murat Kaya’nın kaleme aldığı “Kitabımız Kur’ân -Muhtevası ve Faziletleri-” adlı eser Kur’an’ımızı tanıma ve ülfeti temin noktasında büyük bir hizmete imza atacak, buna yürekten inanıyoruz. Bu minvalde abone fiyatımızda makul bir ayarlama yapmak zorunda kaldık, bunu da anlayışla karşılayacağınızı umut ediyoruz.

Altınoluk dostlarının, dergimizi başka yüreklere ulaştırma gayretleri bu abone döneminde Kur’ân merkezli bir gündemle bereketlenecek. Biz de yayın kurulumuzdaki ve dergi mutfağındaki arkadaşlarımız ile beraber bu bereketten istifade için yollara düşecek, sizlerle yerlerinizde buluşmaya gayret edeceğiz inşallah. İlk buluşmamızı geçen ay Konya Altınoluk Şubemizin öncülüğü ile o bölgedeki abone temsilcisi dostlarımızla yaptık bile. Göz göze ve gönül gönüle derdimizi ve dergimizi konuştuk. Kulluk yolculuğumuzda bize böyle vesileler ve dostlar lütfeden Rabbimize hamd ü senâlar ediyoruz. Bir sonraki sayımızda görüşmek temennisiyle hepinizi Allah’a emanet ederiz.

Ayrıntılı bilgi altınoluk.com’da...

İslam ve İhsan

ZAHİRİ VE BATINİ FARZLAR

Zahiri ve Batıni Farzlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.