Altınoluk Dergisinin Ağustos 2019 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 402. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Ağustos 2019 sayısı “«Manevi değerlerimiz nasıl miras kalır?» YAŞAMADIĞINI AKTARAMAZSIN” kapak başlığıyla yayınlandı.

“«Manevi değerlerimiz nasıl miras kalır?» YAŞAMADIĞINI AKTARAMAZSIN” kapak başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 402. sayısı şu şekilde takdim edildi.

YAŞAMADIĞINI AKTARAMAZSIN

Hz. Nuh, gemiye binmek istemeyen oğlunun kurtulması için şöyle yalvarmıştı: “Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin en âdilisin.” Bunun üzerine kendisine şöyle cevap verildi:  “Allah buyurdu ki: ‘Ey Nûh! O senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. Sakın hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.’” (Hud, 45-47) Peygamber ailesinden olmanın şartı, birlikte iyi işler yapmaktı; iyi işler yapmayan bir Peygamber yakını, aileden sayılamazdı. Nitekim Hz. Nuh’un sadece oğlu değil, kötü işler yapan karısı da hainliğinden dolayı azaba müstahak oldu. Tıpkı Hz. Lut’un karısı gibi…

Kur’ân’da Peygamber ailelerine ilişkin bu önemli vurgunun yanında bir diğeri de hemen her Peygamberde gözlenebilecek nesil kaygısıdır. Zekeriya aleyhisselam Rabbimizin katından tertemiz bir zürriyet istemişti. Hz. İbrahim ve oğlu İsmail aleyhimesselam “Rabbimiz neslimizden sana teslim olan bir ümmet çıkar” diye dua etmişlerdi. Yakup aleyhisselam oğullarına “benden sonra kulluğunuzu kime ve neye yapacaksınız?” diye sormuştu. Bütün peygamberlerin ortak ve temel kaygıları İbrahim aleyhisselam gibi nesillerinin namaz kılması ve Allah’a teslim olmuş kimseler olarak can vermeleriydi.

Kur’ân’ımız Peygamber ailelerini soy ve sop birlikteliğinden daha ziyade inanç ve değer ortaklığı olarak tarif eder ve bu değer ortaklığının özünü nesil kaygısı olarak işaretler. Buradan ailenin değerler temelinde tesis edilmesinin ve söz konusu değerlerin geriden gelen nesillere intikalinin önemli olduğunu söyleyebiliriz. Mukaddes ve manevi alana ait her şeyin altının oyulduğu bir vasatta değer temelli bir aileyi kurup sürdürmenin ne kadar zor olduğu izahtan varestedir. Ama bu bir varoluş zorunluluğudur; Rabbimiz bunu ister, kulluk bunu gerektirir.

Dosya konumuz işte bu gerekliliğin nasıl başarılacağını konu ediniyor. Değer temelli birliktelikleri geriden gelenlere nasıl intikal ettirebiliriz? Muhabbet ve marufun esas alındığı, değerlerin yaşandığı huzurlu bir aile yuvası aslında bu sorunun cevabıdır. Aile, her türlü zamane fitnesine karşı en sağlam mevzidir. Buradan yetişecek göz aydınlığı nesillere daha güzeli, daha iyisi ve daha kâmili için gayret edecekleri bir kulluk ufku verebilme çabası ise aileyi diri tutacak en önemli şarttır. İleriki sayfalarda yazıp, konuşup, cevabını aradıklarımız bu çabaya yöneltme niyetlidir.

Yeni dönemde abonelerimize vereceğimiz “Kitabımız Kur’ân-Muhtevası ve Faziletleri” isimli hediye kitabımızın baskısı tamamlanmak üzere. Umuyoruz ki bu müstesna eser ay sonuna doğru okuyucularımızın eline ulaşmaya başlayacaktır. Hediye kitabımızın kurtuluş rehberimiz Kur’ân’ımıza ilişkin rağbet ve alakayı artırması en büyük temennimizdir. Bu çerçevede kitabın müellifi Dr. Murat Kaya ile yaptığımız röportajı dikkatlerinize arz ederiz.

Hac ve Kurban iklimindeyiz; mübarek olsun. Hepinizin bayramını tebrik ediyor, bu güzel günlerin ümmetin ihyasına vesile olarak, ibret, tefekkür ve teslimiyetimizi artırmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz.

Bir sonraki sayıda buluşmak temennisiyle Allah’a emanet olunuz.

Ayrıntılı bilgi altınoluk.com’da…

İslam ve İhsan

UNUTULAN DEĞERLERİMİZ NELERDİR?

Unutulan Değerlerimiz Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.