"alo Fetva Hattı" Kurban'da 2 Bin Soruyu Cevaplıyor

Ankara Müftülüğü tarafından oluşturulan Alo Fetva hattında, Kurban Bayramı öncesinde günlük ortalama 2 bin soruya cevap veriliyor. 

Ankara Müftüsü Prof. Dr. Mefail Hızlı, Alo 190 Dini Soruları Cevaplandırma Merkezi'nde günlük ortalama 2 bin soruya cevap verildiğini, son günlerde gelen soruların ise yüzde 80'inin kurban ibadetiyle ilgili olduğunu belirtti. Hızlı, sorulara cevap vermek üzere İlahiyat Fakültesi mezunu 25 vaizin görevlendirildiğini kaydetti.

Allah rızasına nail olmak için kurban kesmeye niyetlenen vatandaşların yaptığı ibadetin eksiksiz ve kusursuz olmasını arzu ettiğini dile getiren Hızlı, "Bu nedenle  'Alo 190 Dini Soruları Cevaplandırma Merkezi'ne değişik başlıklar altında kurbanla ilgili sorular geliyor" diye konuştu.

KURBANLA İLGİLİ EN ÇOK SORULAN SORULAR

Hızlı, kurban ibadetiyle ilgili gelen sorular arasında, "Taksitle veya kredi kartıyla kurban alınabilir mi?", "Peygamber Efendimiz için kurban kesilir mi?", "Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?", "Kurumlarca hibe edilen kurbanlar satılabilir mi?", "Kurbanlığın etinden ve sütünden faydalanabilir miyiz?", "Memleketimde kurban kesebilir miyim?" şeklinde soruların yer aldığını söyledi.

Alınan bilgiye göre, Alo 190 hattında görevli vaiz ve vaizeler, taksitle veya kredi kartıyla kurban kesimine ilişkin gelen sorulara şöyle cevap veriyor:

"Kişi, ister peşin ister taksitle olsun satın aldığı hayvanı kurban olarak kesebilir. Fakat kredi alması durumunda faiz ödeyecekse, faiz verme yasağını işlediği için günaha girmiş olur. Maddi durumu iyi olmayan kişinin böyle yöntemlere başvurması yerine kurban kesmemesi daha uygundur."

KURUMLARCA HİBE EDİLEN KURBANLAR SATILABİLİR Mİ?

Kurumlar tarafından hibe edilen kurbanların satılıp satılamayacağına yönelik sorulara Alo 190 hattında, "Bazı kurumlar tarafından kurban bayramından önce hibe edilen küçükbaş hayvanlar, büyükbaş kurbanlık almak üzere satılabilir. Söz konusu kurumlar tarafından hayvan hibe edilen kişi dinen kurban kesmekle mükellef maddi varlığa sahip değilse ve ihtiyacı varsa zarurete binaen bu hayvanı satabilir. Zira bu hayvanı kurbanlık yapmak için henüz niyetlenmemiştir. Eğer hibe edilen bu hayvan, kişinin mülkiyetine geçtikten sonra kurbanlık olarak niyetlenirse söz konusu hayvanı satamaz. Kurban olarak kesmesi gerekir" diye yanıt veriliyor.

"Kurbanlığın etinden ve sütünden faydalanabilir miyiz?" diye gelen sorulara, "Bir kimse, kendi evinde besleyip büyüttüğü hayvanı, kurban olarak kesmeye karar verse; bu hayvanın gücünden veya dişi ise sütünden yararlanabilir. Fakat kurban kesmek için alınan bir hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak uygun değildir. Çünkü bu durumda hayvan satın alınmasından itibaren kurbanlık olarak belirlenmiş olmaktadır. Şayet böyle bir hayvandan yararlanılmışsa, yararlanma bedeli sadaka olarak verilir" şeklinde cevap veriliyor.

Yolcunun kurban kesmesine ilişkin ise yolcunun kurban kesmekle mükellef olmadığı belirtilirken, ancak kesmesi halinde, sevabını kazanacağı ifade ediliyor. Sefer halinde iken kurban kesenlerin bayram günleri içinde memleketlerine dönmeleri durumunda, yeniden kurban kesmeleri gerekmiyor. Kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenlerin, kurbanlarını kesmeleri gerekiyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.