Allah’ın Zati Sıfatları Kısaca

Kısaca Allah'ın zati sıfatları ve anlamları nelerdir?

Bunlar, Allah -celle celâlühü-’nün zâtına ait olan sıfatlar olup, altı tanedir:

1- VÜCUD

Var olmak Kâinatta gördüğümüz bu muhteşem ni- zam, kendi kendine meydana gelmemiştir. Bir yaratıcıya, bir düzen vericiye ihtiyacı vardır. En basit bir şey bile kendi kendine meydana gelemezken bu kâinatın kendi kendine meydana geldiğini düşünmek, elbette akıl kârı bir iş değildir. Bütün kâinatı yaratan ve düzene koyan, yalnız Allah’tır -celle celâlühü- ve bu kâinatın da O’ndan başka düzen vericiye ihtiyacı yoktur. Allâh’ın yokluğu düşünülemez. Bizim ve her şeyin varlığı, Allâh’ın varlığının apaçık bir delilidir. Akıl sahibi olan herkes, bütün kâinatı ve içindekileri yaratan ve yok edecek olan kuvvet ve kudret sahibi yüce bir yaratıcının varlığından aslâ ve aslâ şüp- he edemez. Bu yaratıcı da eşi ve benzeri olmayan Allah -celle celâlühü-’dür. “O (Allah ki), göklerin, yerin ve içindekilerin rabbidir. Şu halde O’na ibadet et.” (Meryem, 65)

2- KIDEM

Evveli olmamak demektir. Yani varlığının başlangıcı yoktur, aksine o her şeyin başlangıcıdır. Hiç bir şey yok iken o vardı, sonradan yara- tılmamıştır. Eğer Allah -celle celâlühü- yaratılmış olsa idi diğer yaratılan varlıklar gibi hâşâ onu da yaratan biri olması gerekirdi sonra o yaratanı da bir yaratan sonsuza kadar böyle giderdi. Ama öyle değildir. Allah -celle celâlühü- kâinatın yaratıcısıdır ve ondan öncesi süşünülemez.

3- BEKÂ

Sonu olmamak Allâh’ın evveli olmadığı gibi, sonu da yoktur. Yani Allah -celle celâlühü- hiçbir zaman yok olmayacaktır. Yaratıcı olan bir zâtın sonu olamaz. Âyet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “Yalnız celâl ve ik- ram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) bâkî kalacaktır. (Yok olmayacaktır.)(er-Rah- man, 27)

4- VAHDÂNİYET

Bir olmak demektir. Allah -celle celâlühü- birdir, O’ndan başka hiçbir ilâh Akıl sahibi olan bir insan, Allah’tan başka bir ilah ol- duğunu düşünemez. “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsa idi, elbette ve muhakkak ki ikisi de (yer ve gök) fesada uğrardı.” (el-Enbiyâ, 22)

5- MUHÂLEFETÜN LİL HAVÂDİS

Benzeri olmamak Allah -celle celâlühü- yaratılmış olan hiçbir varlığa benzemez, sonradan meydana gelmiş varlıklara benzeyen bir şey de yaratıcı olamaz. Allah -celle celâlühü- akla gelen her şeyden başkadır. Yani hiçbir akıl, O’nun nasıl olduğunu düşünemez. Çünkü “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (eş-Şûrâ, 11)

6- KIYÂM BİNEFSİHÎ

Muhtaç olmamak Allah -celle celâlühü- kendi zâtı ile kâimdir, yani var olması için hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur. “Allah -celle celâlühü- Samed’dir. (Hiçbir şeye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır.)” (el-İhlâs, 2)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.