Allah'ın 99 İsmini 3 Santimetreye Sığdırdı!

"Dünyadaki üç mikro heykeltıraştan biri" olarak tanınan Necati Korkmaz, Allah'ın 99 ismini, ceylan derisinden yaptığı 3 santimetrelik kitabın içine yerleştirdiği mercimek tanelerinin üzerine sığdırdı.

Korkmaz'ın her sayfasında altın varak kullanarak oluşturduğu eserde, Osmanlı dönemine ait bir sanat olan "Kat-ı" (İnce Kağıt Oymacılığı) sanatından örnekler bulunuyor. Doğal çiçekler kullanarak süslenen sayfalardaki mercimek tanelerinin üzerine gubari hat sanatıyla Allah'ın isimlerinin yazıldığı minyatür eserde, ancak büyüteç yardımıyla görülebilen Türk minyatür sanatından örnekler de yer alıyor.

Kitap, Mevlana'nın 741. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında Mevlana Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda açılan stantta sergileniyor.

El sanatları üzerine yaklaşık 36 yıldır çalışan 50 yaşındaki Necati Korkmaz, bu yıl da tilki bıyığı kullanarak, mercimekler üzerine Allah'ın 99 ismini yazdığı 3 santimetre boyundaki kitabı sergilediğini belirten Korkmaz, eserin ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördüğünü söyledi.

GELECEĞE BIRAKILACAK BİR SANAT ESERİ!

Aynı zamanda mercimeklerde gözle görülemeyen Türk minyatür sanatından örneklerin de bulunduğunu ifade eden Korkmaz, şunları kaydetti:

"Yazılar ancak büyüteç yardımıyla okunabiliyor. Çok değerli bir eser. 3 santimetreye 4 santimetrelik ebatta minyatür bir kitap. Üzerindeki yazıları da 'is' diye tabir edilen özel mürekkep kullanarak gubari sanatıyla yazdım. Ayrıca her sayfa altın varaklarla işlendi. Mercimek, benim özel seçtiğim bir ürün. Diğer eserlerimde de kullanıyorum. İlk sayfasında, kesme çiçeklerden yaptığım kat-ı sanatının örneklerini kullandım. Gerçekten sabır gerektiren bir iş. Benim için değeri çok büyük. Bu kitap, inceleyen birinin; 'Tam geleceğe bırakılacak bir sanat eseri' diyebileceği bir eser. Çünkü günümüzde el yazması kitapları bulmak çok zor."

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.