Allah'a Koşun!

Âyet-i kerîmede buyurulur: “Allâh’a koşun!..” (ez-Zâriyât, 50) Cenâb-ı Hakk’a ilticâ, yegâne çaremizdir. Zira insan ne kadar gayret etse, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği sayısız nimetlerin bir tanesini dahî ödemesine imkân yoktur.

Meselâ; “Ver gözünü, al dünyayı!..” denilse kimse veremez. Gözünden vazgeçemez. Bir ömür boyu edâ edilen bütün ibâdetler, bir tek gözün şükrünü ifade etmez.

Bu bakımdan;

Rabbimiz’e ilticâ etmekten, O’ndan bağışlanma dilemekten başka çaremiz yoktur.

ALLAH'TAN BAĞIŞLANMA DİLEYELİM

Duâ, Cenâb-ı Hakk’a dâimî bir ilticâdır.

Âyet-i kerîmede, cennet ehli müttakîlerin vasıflarından biri şöyle ifade buyurulur:

“…Seher vaktinde Allah’tan bağışlanma dileyenler.” (Âl-i İmrân, 17)

Cenâb-ı Hak; bilhassa seherlerde Zâtına sığınmamızı, istiğfâr etmemizi, yani Kendisinden bağışlanma dilememizi istiyor. Bundan hiç kimse istisnâ değil.

ALLAH'IM BİZİ BİR AN BİLE NEFSİMİZE BIRAKMA!

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bir niyazı da şuydu:

“Ey Allâh’ım! Göz açıp kapayıncaya kadar bile beni nefsime bırakma!” (Câmiu’s-Sağîr, I, 58)

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz; gelmiş geçmiş zelleleri bile bağışlanmış olduğu hâlde diyordu ki:

“Ben günde yetmiş defadan fazla, (bir başka rivâyette 100 defa) Allah’tan beni bağışlaması için duâ ediyorum.” (Bkz. Ebû Dâvud, Vitr, 26; Ahmed, II, 450)

Öyleyse kusurlarla dolu olan bizlerin dilleri ve kalpleri, bilhassa seherlerde, her fırsatta ve her demde dâimâ istiğfâr ile dolu olmalıdır.

DAİMA DUA HALİNDE YAŞAMAK

Peygamberler ve gönül ehli insanlar dâimâ duâ hâlinde yaşamışlardır.

Gafiller ise, Cenâb-ı Hakk’ın tâlimatlarına, emir ve yasaklarına aldırmadan, kendi kendilerine; «Benim kalbim temiz!» derler. Allâh’ın hükmünün endişesini düşünmeden, kendi kendilerine şeytânî bir aldanış hükmü vererek, nefsânî bir hayatın zebûnu olurlar.

Sanki cenneti garanti etmiş gibi; ibâdeti, duâyı ve Allâh’a ilticâyı unuturlar. Duâyı unutan kişiler, zaman içinde bedbahtlaşırlar.

DUA EDEMEZ HALE GELDİYSEK ENDİŞELENELİM

Hasan-ı Basrî Hazretleri buyurur ki:

“Duâlarınız kabul olunmayacak diye korkmuyorum. Sizin, duâ edemez hâle gelmenizden endişe ediyorum…”

Cenâb-ı Hakk’ın bizlere üsve/örnek şahsiyet olarak gönderdiği insan terbiyecileri olan peygamberlerin hayatlarını incelediğimizde, onları dâimâ duâ ve ilticâ içinde görüyoruz. Hepsi cennetle müjdelenmiş oldukları hâlde, onlar acziyet ve gözyaşı içinde Cenâb-ı Hakk’a ilticâ hâlindedirler.

Bu itibarla bütün Hak dostları da;

Yaptıkları amelleri az görerek her nefesi değerlendirme gayretinde olmuşlardır. Nitekim Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin bir talebesine yazdığı mektuptaki şu ifadeleri ne kadar mânidardır:

“‒Evlâdım, hiçbir amelime güvenemiyorum. Bu acziyetimle, Allâh’ın huzûruna ancak O’nun yüce merhamet ve sonsuz rahmetine sığınarak çıkıyorum. Bana duâ ediniz!”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Sayı: 162

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.