"allah Türkiye'den Razı Olsun"

Ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeli aileler, Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütlerinden temizlenen Türkiye sınırındaki Cerablus'ta kurdukları çadırlarda yaşamını sürdürüyor.

Ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeli aileler, Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütlerinden temizlenen Türkiye sınırındaki Cerablus'ta kurdukları çadırlarda yaşamını sürdürüyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve Koalisyon Hava Kuvvetlerince Suriye'nin kuzeyinde terör tehditlerine karşı yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütü DEAŞ'tan temizlenen sınır bölgeleri, iç savaş nedeniyle yerlerinden edilen Suriyeli ailelere sığınacak güvenli liman oluyor.

"TÜRKİYE SINIRI DAHA GÜVENLİ"

Halep, Hama ve Rakka gibi kentlerdeki çatışmalardan kaçan birçok aile daha güvenli olduğu için Cebrablus'a gelerek, sınırına yakın bölgede kurdukları çadırlara yerleşiyor.

Sınıra yakın bölgeye çadır kuran yaklaşık 200 aile, Cerablus'ta yapılmaya başlanan çadır kentin bir an önce tamamlanmasını bekliyor. Aileler böylece kış aylarını can güvenliği riski yaşamadan geçirmeyi planlıyor.

Terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'nin kontrolündeki Şuyuh bölgesinden kaçarak sınır bölgesinde çadırda yaşamaya başlayan Ali Ahmed Mustafa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye sınır bölgesini daha güvenli buldukları için ailesiyle birlikte sınırda çadır kurduklarını söyledi.

"KENDİMİZİ ŞANSLI GÖRÜYORUZ"

Çadırda yaşamanın zor olduğunu ancak başka çarelerinin bulunmadığını anlatan Mustafa, "Burada 200 aile kalıyor, 300-400 çadır var. Her ailenin 4-5 çocuğu var. Çoğu zaman yardım kuruluşları ihtiyaçlarımızı karşılıyor. Bizlere destek sunuyor, güven içinde yaşadığımız için kendimizi şanslı görüyoruz. Can güvenliğimiz var, Allah Türkiye'den razı olsun. Havalar soğudu, yaşamımız biraz daha zorlaştı özellikle çocuklar soğuktan etkileniyor ve hastalanıyor. Dileğimiz, bu sorunlarımızın kış gelmeden bir an önce bitmesi." diye konuştu.

Mustafa Sibiri de bir ay önce Halep'ten kaçarak bölgeye geldiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Şükürler olsun burada güven içerisindeyiz. Allah Türkiye'den razı olsun burayı terör örgütlerinden temizledi, güven içindeyiz. Çoğu zaman ihtiyaçlarımız karşılanıyor fakat çok insan var hepsi de çadırda yaşıyor havalar soğumaya başladı. Çadırda hayat zorlaşmaya başladı. Çadırımın önünde getirdiğim gıda maddelerini satarak para kazanmaya çalışıyorum hem de buradakilerin ihtiyacını karışılıyorum. Canımız tehlikede olmadığı için kendimizi şanslı kabul ediyoruz."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.