Allah Resûlü İle Beraber Olabilmek

Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼle beraber olmayan her devir, câhiliye…

Oʼnunla birlikte çarpmayan her yürek zâlim…

Oʼnu takdir edemeyen her vicdan, kör ve kapkara…

Oʼnun âb-ı hayat katreleri olan hayat ölçülerine her zaman muhtacız. Şu âhirzaman hengâmında, her geçen gün, bir önceki günden daha fazla muhtacız…

CENNETTE PEYGAMBER EFENDİMİZE KOMŞU OLMAK

Evlâtlarımızı O’nun yetiştirdiği gibi; O’nun beğendiği, sevdiği, tasvip ettiği gibi yetiştirmemiz de, bizi Allah Rasûlü ile inşâallah cennette komşu eyleyecektir. Bu uğurda yorulmak, vakit ayırmak, fedâkârlıklar göstermek, nefsimizin hoşuna gidecek bazı şeylerden vazgeçmek, nefsimiz yerine evlâtlarımızı tercih etmek, Allah ve Rasûlü’nün hoşnutluğuna ermeye vesile olacaktır.

Ashâb-ı kiram, O’nunla sadece mekân ve zaman plânında beraber olmadı; kalp, zihin, ahlâk ve davranış plânında da O’nun varlığında fânî oldular. Böylece inşâallah O’nunla cennette de beraber olma şerefine nâil oldular.

ALLAH RESÛLÜ İLE BERABER OLABİLMEK

Bizim de gayemiz; dünyada zâhiren ayrı düştüğümüz Allah Rasûlü ile, dünyada kalp plânında yakın ve beraber olabilmek yolunda bütün gayretimizi sarf etmek, böylece âhirette de maiyyet ve akrabiyyete, O’nun komşuluğuna nâil olabilmek olmalıdır.

Bizim de hedefimiz; muhabbetimizi yanlış adreslerden korumak, irademizi Efendimiz’in irâdesine râm etmek, gönlümüzü, zihnimizi, ahlâkımızı, ibâdetimizi, muâmelâtımızı O’na göre ayarlamak, ez-cümle Efendimiz gibi canlı birer Kur’ân olarak yaşayabilmenin gayreti içinde olmak olmalıdır. Kur’ân’ın, İslâm’ın ve Efendimiz’in güzelliklerini yansıtan birer ayna vazifesi görmek tek endişemiz olmalıdır.

Yâ Rabbî! Kalplerimize Zâtına yakınlık ve Fahr-i Kâinât Efendimiz ile beraberlik vesilelerini sevdir ve onları yaşamamızı nasîb eyle!..

Bizleri cennette Habîbine komşuluk şerefine nâil olan bahtiyar kullarından eyle…

Âmîn!..

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2011 Ay: Mayıs Sayı: 75

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.