Allah Nasıl Bir Genci Sever?

Gençlik, hayat ırmağının akacağı mecrâyı belirlemekte bir başlangıç teşkil etmek yönünden de çok mühimdir. Yani şahsiyetin ana vasıf ve istikâmet itibârıyla şekillendiği bir mevsimdir.

Bu mevsimde hak ve hayır istikâmetinden küçücük bir sapma bile, ileriki yaşlarda dönülmesi güç dalâlet vâdilerine sürüklenmeye sebep olur. Bu gerçeği ifâde için halkımız; “Ağaç yaş iken eğilir.” demiştir. Gençlerin firâset, basîret, dirâyet ve güçlü bir irâdeyle hareket edip enerjilerini hakka ve hayra sarf edebilmeleri, son derece mühimdir.

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Ne mutlu o kişiye ki, gençlik günlerini ganimet bilir de kulluk borcunu öder. Yani dînî ve insanî vazifelerini yerine getirir. Bedeni sapasağlam iken, yüreğinde de, vücudunda da güç ve kuvvet varken kulluğunu îfâ etmek gayreti içinde olur. Zira o gençlik çağı, yemyeşil, ter ü tâze bir bağa benzer. Bol bol meyveler verir. İhtiyarlıkta beden, çorak toprak gibi gevşer, dökülür. Çorak bir tarladan da hiçbir vakit hoş bir bitki yetişmez.” 

GENÇLERİN İSTİKAMET ÜZERE YAŞAMALARI HAK KATINDA ÇOK DAHA MAKBULDÜR

Diğer taraftan, ömrün en enerjik devresi olan gençlikte, rûhî heyecanlar kadar nefsânî arzular da zirvededir. Bu sebeple nefsânî iştihâları zayıflamış olan yaşlılara kıyasla gençlerin, nefislerine hâkim olup rızâ-yı ilâhî istikâmetinde yaşayabilmeleri, Hak katında çok daha kıymetlidir. Yani gençler, aştıkları engellerin şiddetinden dolayı, ilâve bir mükâfâta da nâil olurlar. Zira elde edilen bir neticenin değeri, ona ulaşmak için bertaraf edilen güçlükler nisbetindedir. Fakat ömrün en verimli devresi olan gençliği lâyıkıyla değerlendirebilme hususunda insanoğlu ekseriyetle büyük bir gaflet içindedir.

Nitekim insanlık târihinin gördüğü en nâdide ve güzîde gençlerden biri olan Hazret-i Ali -radıyallahu anh- şöyle buyurur:

“Elden gitmeden önce şu iki şeyin değerini takdir etmek zordur: Birincisi sağlık, diğeri ise gençliktir.” 

Ne yazık ki elindeki nîmet kaybolmadan onun kıymetini lâyıkıy­la idrâk edebilenler azınlıktadır. Bunun içindir ki gençlerin, ellerin­deki gençlik servetini hoyratça, câhilce ve duygusuzca heder etmesi karşısında en çok, o nîmeti kaybettikleri için kadrini daha iyi anlamış olan yaşlı insanlar teessüre gark olurlar. Bunun içindir ki:

“Âh keşke gençler bilebilse, ihtiyarlar yapabilse!” denilmiştir.

ALLAH, VAKAR SAHİBİ OLGUN GENCİ SEVER!

Gençlik nîmeti henüz elinde iken, güngörmüş insanların olgunluğuyla vakitlerini değerlendirebilenler, en akıllı ve bahtiyar insanlardır.

Nitekim hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Allah -celle celalühû- çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden vakar sahibi olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hakk’a Adanmış GENÇLİK, Genç Kitaplığı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Rabbım hepımıze ona layık kul olmayı nasıp etsın genclıgımızın bos seylerle gecmesıne ızın vermyelım bu fırsat elımızdeyken Allah ıcın harcayalım gecen omur bır daha gelmez hele genclık kıymetını bılmeden dunyevı ısteklerımız pesınden gıdersek vay gecırdıgımız o bos omre...

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.