Allah Kullarından Bunları İstiyor

Said İbn Abdi’l-Azîz’in Râbia bin Zeyd’den, o da Ebî İdrisi’l-Havlânî’den, o da Ebî Zerre Cündeb bin Cünâde -radıyallahu anh-’den rivâyet ettiğine göre Peygamber Efendimiz -sallallâhu teâlâ aleyhi ve sellem- Allah Teâlâdan rivâyet ederek şöyle demiştir...

Ey Kullarım! Zulmetmeyi kendime haram kıldığım gibi, onu sizin aranızda da haram kıldım. Binaenaleyh birbirinize zulmetmeyiniz!

Ey Kullarım! Benim doğru yola sevk ettiklerimden başka hepiniz yolu şaşırmışsınız. Binaenaleyh benden hidâyet isteyiniz ki, sizi doğru yola hidâyet edeyim.

Ey kullarım! Benim doyurduklarımdan başka hepiniz açsınız. Binaenaleyh benden taam isteyiniz ki sizi doyurayım.

Ey Kullarım! Benim donattıklarım müstesna hepiniz çıplaksınız. Binaenaleyh giydirmemi isteyiniz ki sizi giydireyim.

Ey Kullarım! Gece gündüz günah işliyorsunuz. Halbuki ben bütün günahları yarlığıyorum. Binaenaleyh bana istiğfar ediniz ki sizi mağfiret edeyim.

Ey Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki bana zarar verebilesiniz. Bana menfaat vermek elinizden gelmez ki bana faydanız dokunabilsin.

Ey Kullarım! Sizden evvelkileriniz ve sonrakileriniz insiniz ve cinniniz, en muttakîlerinizin kalbini taşısanız bu iş benim mülkümü artırmaz.

Ey Kullarım! Eğer sizden evvelkileriniz ve sonrakileriniz, insiniz ve cinniniz, fâcir birinizin kalbini taşısanız bu da benim mülkümden bir şey eksiltmez.

Ey Kullarım! Eğer evvelkileriniz ve sonrakileriniz, insiniz ve cinniniz bir yerde toplanıp benden hâcet dileyecek olursa ben de herkesin hâcetini yerine getirsem bu benin mülkümden ancak iğne denize daldırıldığında eksilttiği kadar azaltır.

Ey kullarım! Ancak sizin amellerinizi saklar sonra hiç eksiksiz olarak ecirlerinizi veririm.

Şu halde bir kimse iyi amel işlemiş ise Allâh’a hamd etsin, eğer başka türlü ise kendisinden başka kimseyi levm etmesin.

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Altınoluk Dergisi, 370. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.