Alerjik Rinit Nedir, Belirtileri ve Tedavisi

Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. Bulut, sık sık nezle ve üst solunum yolu enfeksiyonu yakınması olan hastalarda alerjik rinitin de akla getirilmesi gerektiğini belirtti.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. İsmet Bulut, alerjik rinitin burunda akıntı, tıkanıklık, kaşıntı ve aksırık gibi semptomlara neden olan inflamatuvar bir problem olduğuna işaret etti.

Alerjik rinitin dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20-40'ını etkilediğinin tahmin edildiğini dile getiren Bulut, sorunun bölgeler arasında önemli farklılıklar gösterdiğini aktardı.

Bulut, sorunun görülme sıklığının giderek arttığını, farklı iklim koşullarının sorumlu alerjen çeşidini etkilediğini dile getirerek, “Bu nedenle bölgesel farklılar, görülme sıklığında değişikliğe neden olmaktadır. Bölgelere göre değerlendirildiği zaman en düşük sıklığın yüzde 16,1 ile Doğu Anadolu'da, en yüksek sıklığın ise yüzde 27,5 ile Marmara'da olduğu bildirilmiştir. Alerjik rinit sıklığının kentsel bölgelerde, kırsal bölgelerden daha sık olduğu yapılan çalışmalarda rapor edilmiştir.” diye konuştu.

“HASTALARI EN ÇOK BURUN TIKANIKLIĞI RAHATSIZ EDİYOR”

Bulut, sigaranın alerjik rinit gelişiminde iç ortam hava kirliliğine katkıda bulunan en önemli faktör olduğunu ve buna maruz kalmanın hem alerjik hastalığın şiddetini hem de alerjen duyarlılığını arttırdığını vurguladı.

Bulut, “Hapşırık, burun kaşıntısı, akıntısı ve tıkanıklığı, alerjik rinitte en sık görülen semptomlar arasındadır. Birçok hasta boğaz, kulak ve damak kaşıntısı da tariflemektedir. Duyarlı olunan alerjene maruziyetle semptomların tetiklenmesi tipiktir.” dedi.

Alerjik rinitte en yaygın tetikleyici faktörlerin ev tozu akarı, küf sporları, evcil hayvan ve hamam böceği gibi yıl boyu karşılaşılan ev içi alerjenlerle, polen veya mantar gibi ev dışı etkenler olduğunu vurgulayan Bulut, bazı bireylerin ev içi, bazılarının da özellikle ilkbaharda ve mevsim geçişlerinde şikayetlere neden olabilen ev dışı alerjenlere duyarlı olabildiğini aktardı.

Bulut, burun tıkanıklığının, alerjik rinitte hastaları en fazla rahatsız eden semptom olduğunu anlatarak, alerjik rinitin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini kaydetti.

“ALERJEN SPESİFİK İMMÜNOTERAPİ İLE TAM KONTROL SAĞLANIYOR”

Alerjik rinitin en sık karşılaşılan kronik hastalıklardan biri olduğunu ve bu olumsuz etkilerin getirdiği ekonomik ve sosyal yükün de önemli bir sorun olduğunu aktaran Bulut, ayrıca sorunun başka hastalıklarla da karıştırılabildiğini söyledi.

Bulut, özellikle viral enfeksiyonların belirti ve bulgularıyla alerjik rinit kliniğinin benzerliğinin, alerjik rinit tanısının atlanmasına neden olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Özellikle sık sık nezle olma, sık aralıklarla üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme yakınması olan hastalarda alerjik rinit olabileceği akla getirilerek, gerekli değerlendirmenin yapılması, duyarlı alerjenin tespit edilmesi çok önemlidir. Böylece gereksiz antibiyotik kullanımının da önüne geçilebilir. Özellikle viral enfeksiyonların belirti bulgularıyla alerjik rinit kliniğinin benzerliği, alerjik rinit tanısının atlanmasına neden olmaktadır. Sıklıkla ateş, halsizlik ve kas ağrıları gibi semptomların olması, burun kaşıntısının olmaması ve tablonun 7-10 gün içinde gerilemesi akut enfeksiyonu düşündürmelidir. Bakteriyel sinüzitte, yüz ve baş ağrısı, basınç hissi, pürülan burun akıntısı ve sürekli burun tıkanıklığı bulunabilir. Ayrıca ayrıntılı bir öykü alınmasıyla şikayetlerin yıl içindeki mevsimsel değişimi de sorgulanarak alerjik rinit ayrımı yapılabilir. Bu nedenle hastanın immünoloji ve alerji hastalıkları uzmanına yönlendirilmesi çok önemlidir.

Şikayetleri olan hastalarda sorumlu alerjenin tespitine yönelik yapılacak deri ve kan testlerinin değerlendirilmesiyle tedavinin düzenlenebileceğini belirten Bulut, bu sayede hastaların şikayetlerinin kontrol altına alınabileceğini kaydetti.

Bulut, ev içi alerjen kaynaklarına yönelik alınacak korunma önlemlerinin hastalık kontrolünün sağlanmasında önemli bir aşama olduğuna işaret ederek, “Kontrollerde tedavi ve önlemlere rağmen şikayetleri devam eden seçilmiş hastalarda alerji ve immünoloji uzmanı hekimlerce uygulanan alerjen spesifik immünoterapi (alerji aşısı) ile hastalığın seyri tamamen değişmiş olup, tam anlamıyla kontrol sağlanabilmektedir.” bilgisini verdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.