Âhir Zaman Müslümanlarına Nasihatler

Bugün âhirzaman fitneleri zuhûr etti. Şeytanın mallara ve evlâtlara ortak olduğu günler geldi. Kredi kartlarının düşüncesizce kullanılması sebebiyle, pek çok kimsenin faize bulaştığı bir zamandayız.

Sadece kazanç ve rızık noktasında değil, kadın-erkek ihtilâtları, karma karışık lâubâlîlikleri, göz, kulak ve gönül münâsebetlerinde haram-helâl ölçülerine dikkatsizlik, had safhaya ulaştı. Ailevî yıkıntılar arttı, boşanmalar çoğaldı.  Nesiller sahipsiz kaldı. Böyle bir zamanda helâli aramak ve bulabilmek, dünkünden çok daha zor, fakat buna dikkat etmek, dünkünden çok daha mühim…

Çünkü kazanç ve gıdanın helâliyetine dikkat etmeksizin, kulluk vazifesini hakkıyla edâ edebilmek mümkün değil. Zira ibâdetlerin kıvam ve kabulü de helâliyeti gözetmekle mümkün;

HAYATIMIZ HELÂLE BAĞLI

Eğer dikkat edilirse, müşâhede olunur ki Cenâb-ı Hakk’ın kullarına verdiği ilâhî talimatlar, birbiriyle tenâsüb içindedir.

Helâl lokma, ibâdette huşûu artırır.

Huşû içindeki bir ibâdet de kulu ahlâksızlıktan ve kötülükten alıkoyar.

Kötülükten alıkonan bir kimse ise helâli arar, helâli gözetir, onun ibâdete olan iştiyâkı daha da artar. Böylece saâdet ve huzur içinde bir ömür sürer.

Aksini düşünürsek;

HELÂL-HARAM GÖZETMEYEN KİMSE

Helâl-haram gözetmeyen kimse, ne yapsa ibâdetten zevk alamaz. Bu hâl üzere ibâdeti zâhiren yapsa da, bu namaz kötülükten alıkoyacak kıvamda olmaz. Kötülük ve ahlâksızlık kişiyi yine harama dûçâr eder… Fâsit daire hâlinde döner durur. Bu bedbaht kişi de; «Niye olmuyor, niye ibâdetten zevk alamıyorum? Seherlerin feyzinden uzakta kalıyorum…» diye yakınır durur. Zevk alamaz çünkü helâl; ibâdette huşuun ilk şartıdır.

NAMAZDA HUŞU NASIL SAĞLANIR?

Bahâüddîn Nakşibend kuddise sirruh’ya sordular:

“–Bir kul, namazda nasıl huşûa erer?” O da cevâben;

“–Dört şeyle!” buyurup şunları beyân etti:

  1. Helâl lokma,
  2. Abdest sırasında gafletten uzak durmak,
  3. İlk tekbîri alırken kendini huzurda bilmek,
  4. Namaz dışında da Hakk’ı asla unutmamak; yani namazdaki huzur, sükûn ve mâsiyetten uzakta durma hâlini namazdan sonra da devam ettirebilmek.

Birinci ve dördüncü maddeler, bütün ömrü ihâta eden hâl ve tavrı işaret etmektedir. Hayat ile namazı birbirinin aynası hâline getirmektir. Ticarî, iktisâdî hayatında helâl-haram gözetmeyen, kul hakkını çiğneyen bir kişinin bu rezil hâli, namazına da yansır. Diğer taraftan namazda huşû ve huzur sahibi bir kişinin, çarşı ve pazardaki tavrı da mutlaka zarâfet, dürüstlük ve güzellik içindedir. Eğer değilse, «görünen ile olunan» hâller arasında tenâkuz var demektir.

EKMEĞİNİ NEREDEN KAZANIYORSUN?

Nitekim bu hakikati beyân eden Süfyân-ı Sevrî Hazretleri;

“Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helâlliği nisbetindedir.” buyurmuştur.

Bir gün kendisine;

“–Efendim! Namazı birinci safta kılmanın fazîletini anlatır mısınız?” dediklerinde de helâl lokmaya dikkat çekmiş ve şu cevabı vermiştir:

“–Kardeşim! Sen ekmeğini nereden kazanıyorsun, ona bak! Kazancın helâl olduktan sonra, hangi safta dilersen orada namazını kıl; bu hususta sana güçlük yoktur.”

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.