Ab Üyesi Ülkelerde Mültecilere Yönelik Suçlar Arttı

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı, AB üyesi ülkelerde sığınmacılara yönelik şiddet, tehdit, taciz, cinayet ve kundaklama suçlarının arttığını bildirdi.

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA), AB üyesi 14 ülkede (Almanya, Fransa, İsveç, Avusturya, Hollanda, Danimarka, İtalya, İspanya, Yunanistan, Polonya, Slovakya, Macaristan, Finlandiya ve Bulgaristan) sığınmacıların temel haklarına ilişkin hazırladığı "nefret suçları" temalı raporunu yayımladı.

Rapora göre, AB içerisinde sığınmacılara yönelik şiddet, tehdit, taciz, cinayet ve kundaklama suçları arttı. Sığınmacılara yönelik şiddet olaylarının tehdit, sindirme ve cinayetlere kadar uzandığı kaydedilen raporda, AB üyesi ülkelerin sığınmacılara yönelik suçlar karşısında çok zayıf cevap verdiğine ve hatta bazı siyasilerin saldırganların faaliyetlerini övdüğüne dikkati çekildi.

AB VE ÜYE ÜLKELERE ÇAĞRI

Raporda, sığınmacıların yanı sıra Müslümanların, başörtülü kadınların, etnik grupların, insan hakları aktivistlerinin, sığınmacı yanlısı siyasetçilerin ve sorunu duyuran gazetecilerin de hedef alındığı vurgulandı.

Çoğu AB üyesi ülkelerin sığınmacılara yönelik nefret suçlarını kayıt altına almadığına işaret edilen raporda, sığınmacıların da uğradıkları nefret suçlarını, polise güvensizlik, yakalanma ve sınır dışı edilme korkusu nedeniyle bildirmediği ve böylece sorunun gün yüzüne çıkamadığı vurgulandı.

Raporda, sığınmacıların temel hakları kapsamında AB ve üye ülkeler harekete geçmeye davet edildi.

EN FAZLA SUÇ ALMANYA'DA

Rapora göre, sığınmacılara yönelik en fazla suç Almanya'da işlendi. Almanya Parlamentosunun verilerine göre, 2015'te sığınmacılara karşı bin 31, 2016'da ise 735 suç işlendi. Yardım kuruluşları Amadeu Antonio Foundation ve Pro Asyl verilerine göre ise Almanya'da 2015'te bin 266, 2016'da ise bin 103 sığınmacı karşıtı suç işlendi.

Almanya'da ortalama her üç günde bir mülteci merkezi kundaklandığı ve Iraklı bir mültecinin polis müdahalesi sırasında vurularak öldürüldüğü belirtildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.