hidayet öyküleri   (10 içerik bulundu)

Güney Amerika'dan Hidayet Öyküleri

Çok az sayıda yerli Müslümanın yaşadığı Latin Amerika, dünyada İslam’ın en son ulaştığı bölge.  Müslüman halk, geniş bir coğrafyada, küçük gruplar halinde ve da

Moğolistan’da Dağa-Taşa Tapıyor Olabilirdim

Moğolistan’dan gelen ve Türkiye’de Hüdâyî Kursu’nda önce talebelik yapan, daha sonra da hâfızlığını tamamlayan (Khabalkhan) Asemgül Moğolistan-Türkiye hattında

Dikkat, Savruluyoruz!

Ülkemizde son yıllarda bir savruluş var. Erkekler de hanımlardan geri kalmadı, bu savruluşta… Şu durumda usanmadan tebliğ etmeli; muhatabımızın aklına ve gönlün

Meksika'da Hidayete Eren Üç Hanım

Zübeyde, Firdevs ve Aliye... İsimlerine bakıldığında Türk veya Arap olduklarını düşündüğümüz bu kardeşlerimiz, aslında Meksikalı... Çeşitli tevâfuklarla İslâm’l

Her Şey Bir Tas Çorba İle Başladı

Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin ziyarete gelenlere bir tas çorba vermek için 1985 yılında kurulan Hüdai Vakfı, Türk cumhuriyetlerinden, Afrika’ya, Suriye’den Tü

Dört Genç Kızın Hidâyet Öyküsü

Dört genç kız… Kimi Müslüman olalı, daha iki ay olmuş… Kimisi altı ay… Bir kısmı ise, İslâm adını taşıyan, fakat özünden uzak büyüyen hanımlar... Ve “her şey as

Herkes Kendi İç Yolculuğunu Yaşamalı!

"İnsan, Cenâb-ı Hak’tan samimiyet ve ısrarla isterse, Allah ona cevap verir." diyor Barihudâ Tanrıkorur ve hidayet öyküsünü bizlerle paylaşıyor.  Jamaika'dan Me

Rabbim Zihnimi, Kalbimi Kur’ân’la Süsledi

Moğolistan’dan gelen ve Türkiye’de Hüdâyî Kursu’nda önce talebelik yapan, daha sonra da hâfızlığını tamamlayan (Khabalkhan) Asemgül, Moğolistan-Türkiye hattında

İslâm’ı Kabul Ettiysen Onu Yaşamalısın!

Patricia Kata, Macaristanlı, yirmi yaşında bir üniversite öğren­cisi… Okulunu bitirdiğinde Özel Eğitim Uzmanı olup Down Send­romlu ve genetik hastalıklı öğrenci

İslam Ol Kurtul

Şebnem dergisi yazarlarından Halime Demireşik'in kaleme aldığı "Dünya İslâm’a Koşuyor" kitabında değişik vesilelerle Müslüman olan insanların ‘Hidayet Öyküleri’

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.