80 Yaşında Kur'an'ı Öğrendi Hayata "döndü"

Hanönü ilçesinde köyünde müftülük tarafından açılan kursa katılan 80 yaşındaki Döndü Dündar, Kur'an-ı Kerim okumayı öğrendi. Döndü Dündar'ın Kur'an öğrenme azmi herkesi etkiliyor.

Birçok Gencin Kur'an öğrenmeye karşı isteksiz ve gayretsiz olduğu bir çağda, 80 yaşında Kur'an okumayı öğrenen Döndü Dündarın gayreti, çağın gençlerine ders veriyor.  Küreçayı Köyü'nde açılan kadınlara yönelik Kur'an kursunu başarıyla tamamlayan 2 çocuk ve 3 torun sahibi Döndü Dündar, Kur'an-ı Kerim öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor. Dündar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçüklükten beri Kur'an-ı Kerim okumaya hevesli olduğunu ancak köyde daha önce kurs açılmadığı için öğrenemediğini söyledi.

KURAN_OKUMA_KURSU4

İŞİ GÜCÜ BİR TARAFA BIRAKIP OKUMAYA BAŞLADIK

Kursun köy muhtarının girişimiyle açıldığını ifade eden Dündar, şöyle konuştu:

"Sağ olsun, muhtarımız ve müftümüz bu işe öncü oldu. İşi gücü bir tarafa bıraktık ve okumaya başladık. Çok emek verdik, hocalarımız da bize çok emek verdi. Öğreticilerimiz sayesinde bu yaşta Kur'an-ı Kerim okumayı öğrendim. Allah hepsinden razı olsun. Çok mutluyum."

"HERKESİN KUR'AN-I KERİM ÖĞRENEBİLECEĞİNİ GÖSTERDİ"

İlçede yaptığı araştırmada Kur'an-ı Kerim okumayı bilmeyenlerin sayısının yüksek olduğunu gördüğünü aktaran İlçe Müftüsü Osman Sağlam, "Hatta yüzde 1 bile değildi, bu beni çok üzdü. Bunun üzerine çeşitli kurslar açtık bugüne kadar. Kadınlarımız hayvanları otlatırken Kur'an-ı Kerim'i okumaya çalıştılar. Bizler vesile olduk, onlar da başardı. Kursumuza katılan 80 yaşındaki Döndü Hanım azmetti ve herkesin Kur'an-ı Kerim öğrenebileceğini gösterdi. Demek ki bu iş yaşla değil. Yaş bahanesini artık kimsenin söylememesi gerektiğini bir kez daha gördük" ifadesini kullandı.

Kur'an öğrenme azmiyle, bu konuya duyarsız kalan gençlere ders veren Dündar Döndü'nün hikayesi, aynı zamanda tek parti döneminde Kur'an öğrenmesi yasaklanan halkımızın Kur'an eğitimine ve köylerde açılacak Kur'an Kurslarına ne kadar çok ihtiyacı olduğunu anlatıyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.