65 Milyon Kişi Evini Terk Etti

Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Dünya 21. yüzyılın en büyük mülteci krizini yaşıyor. Son beş yılda evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı yüzde 50’den fazla arttı. 2015 yılında savaş, baskı, şiddet ve güvenlik nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı 65 milyonu aştı.

 

Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Dünyada mülteci dramının boyutları her yıl daha da büyüyor. 2011 yılından bu yana her yıl evlerini terk etmek zorunda kalanlarla ilgili istatistiği paylaşan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) verilerine göre, son beş yılda evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı yüzde 50’den fazla arttı.

2015 yılında savaş, baskı, şiddet ve güvenlik nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı 65 milyonu aştı. Bu rakam 2014 yılında 59,5 milyondu. Eğer 65 milyon bir ülke nüfusu olsaydı, dünyanın en büyük 21. ülkesi olacaktı. 65 milyonun 21 milyonu mülteci. Dünya nüfusunun 7,3 milyar olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu rakamlar dünyadaki her 113 kişinden 1’inin ya sığınmacı, ya da ülkeleri içinde yerinden edilmiş durumda veya mülteci olduğu anlamına geliyor. On yıl kadar kısa bir süre önce yani 2005 yılının sonunda, BMMYK, her dakika ortalama 6 kişinin yerinden edildiğini kaydetti. Bugün aynı sayı, dakikada 24 kişi.

 

YARISINDAN FAZLASI SADECE 3 ÜLKEDEN GELİYOR

Mültecilerin yüzde 54’ü üç ülkeden geliyor. Bunlar Suriye, Afganistan, Somali. Suriye’deki savaş, Afganistan ve Somali’deki çatışmalar bunun en büyük nedeni.

Suriye’de savaş başladığından 2015’in sonuna kadar 11.7 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu sayı Suriye’nin savaştan önceki nüfusunun neredeyse yarısına tekabül ediyor. Bu sayının 4.9 milyonu mülteci, 6.6 milyonu ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalanlar ve 250 bini de sığınmacılardan oluşuyor. Suriye’deki savaş nedeniyle yaşanan kitlesel göç, dikkati bu bölgeye çekti. Ancak Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo, Güney Sudan, Yemen, Brundi, Irak, Libya, Nijer ve Nijerya gibi ülkelerde iç karışıklıklar nedeniyle insanlar evlerini terk etti.

 
 

Çoğunluğu Afganistan, Sudan ve Somali olmak üzere 201 bin 400 mülteci 2015 yılında kendi istekleriyle ülkelerine geri döndü. Dünya üzerindeki mülteci sayısı düşünüldüğünde bu çok küçük bir rakam. Ancak bu sayı 2014 yılındaki 126 bin 800 rakamı ile karşılaştırıldığında ülkelerine kendi istekleriyle geri dönenlerde bir artış da yaşandığı kaydediliyor.

ORTA AMERİKA'DA MÜLTECİ SAYISI 3 YILDA 5 KAT ARTTI

2015 yılı Orta Amerika insani krizin yaşandığı bir başka coğrafya oldu. El Salvador, Guetemala ve Honduras’ta yaşanan şiddet ve baskı aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu binlerce kişinin evlerini terk etmesine yol açtı. Evlerini terk edenler çoğunlukla Meksika ve ABD’ye gitti. Bu üç Orta Afrika ülkesinde 2012 yılında 20 bin 900 olan mülteci ve sığınmacı sayısı 2015 yılında 109 bin 800’e yükseldi. Yani üç yılda beş kat arttı.

2015’te insani krizin yaşandığı bir başka ülke ise Mynamar’dı. Burada yaşayan çoğunlukla Rohingyalar deniz yoluyla başka ülkelere gitmek üzere evlerini terk etti. 2015 yılında Myanmar’dan 451 bin 800 mültecinin olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam 2014 yılında 479 bindi. Bu düşüşün nedeni ise Myanmar’dan kaçanların bir kısmını Malezya’nın kabul etmiş olması. Myanmar’dan kaçanlar dünyanın sekizinci en büyük mülteci nüfusunu oluşturuyor.

EN FAZLA MÜLTECİ AĞIRLAYAN ÜLKE TÜRKİYE                     

Türkiye 2015 yılında da en fazla mülteci ağırlayan ülke oldu. BMMYK’nin 2015 rakamlarına göre Türkiye 2.5 milyon mülteci ağırlasa da, Türkiye Göç İdaresi Müdürlüğü’nün son verilerine göre bu rakam 2.5 milyonu geçti. Türkiye’nin ardından Pakistan, Lübnan , İran, Etiyopya ve Ürdün ilk beş sırada yer alıyor.

 

Geçtiğimiz yıl, çeşitli ülkelerden yola çıkıp Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşanların toplam sayısı 1 milyonu aştı. Bu rakamın yüzde 84’ü dünyanın en fazla mülteci gönderen ülkelerinden geliyor.  Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşabilenlerin dörtte biri çocuklardan oluşuyor.

2015’te daha iyi bir hayata ulaşmak amacıyla denize açılan mültecilerden 4 bine yakını yaşamını yitirdi.

 

2016 yılının ilk altı ayında ise umut yolculuğunu tamamlayamayıp denizde hayatını kaybedenlerin sayısı ise 3 bine yaklaştı. 21. Yüzyılın en büyük mülteci krizi yaşanıyor. Ancak, başta batılı ülkeler olmak üzere dünya bu soruna henüz çözüm bulabilmiş değil.

Kaynak: BMMYK, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, El Cezire Türk

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.