3 Yılda 9 Bin Engelli Kur'ân-ı Kerim Öğrendi

Diyanet İşleri Başkanlığı, engelli vatandaşlara yönelik Kur'an-ı Kerim eğitimi kapsamında, 2013 yılından itibaren 9 bin 228 engelli bireye eğitim verdi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in ‘her ilde görme, işitme ve ortopedik engelli bireylere yönelik bir sınıf açılması’ talimatının ardından Türkiye genelinde bedensel, zihinsel, görme ve işitme engellilerin ibadet ihtiyacına cevap vermek ve dini hayatlarına ışık tutmak amacıyla engellilere yönelik sınıflar açıldı. Bu kapsamda,her ilde görme engelliler için "Braille Alfabesi", işitme engelliler için de "İşaret Dili Öğretici ve Tercüman Eğitimi" sertifikalarına sahip, Başkanlık bünyesinde alan uzmanları tarafından verilen hizmet içi eğitimlere katılarak sertifika alan en az bir kadın ve bir erkek rehber öğretici yetiştirilerek engelli vatandaşların eğitiminde görev aldı.

Görme ve işitme engelli öğrencilerin eğitim verimliliğinin sağlanması amacıyla sınıf açma şartı olarak üç öğrenci alt sınırı belirlendi.

2013 yılından itibaren 453 derslikte, bin 302 görme engelli birey Braille alfabesi ile Kur'an eğitimi aldı. 3 bin 753 bedensel engelli ve bin 517 zihinsel engelli öğrenci ise engelli olmayan öğrenciler ile aynı sınıfta Kur’an-ı Kerim eğitimi aldı.

Ortak bir din dili oluşturmak amacıyla 800 kavram içeren "Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğü"nün 2013'te hazırlanmasıyla işitme engellilerine yönelik çalışmalar da başlatıldı. Bu kapsamda 800 derslikte 2 bin 656 işitme engelliye işaret dili ile Din eğitimi verilmiştir.

DİYANET 81 İLDE ENGELLİLERE "REHBERLİK" YAPIYOR

Diyanet İşleri Başkanlığının engelliler için belirlediği koordinatörler, görev aldıkları 81 ilde engellilerin dini vecibelerini yerine getirmeleri noktasında manevi rehberlik ve danışmanlıkta bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı, geçtiğimiz yıl engelli derneklerini davet ederek toplantılar gerçekleştirdi.

Toplantılardaki talepler doğrultusunda rapor hazırlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı bu doğrultuda bu yıl, "Engelli Hizmetleri İl Koordinatörü” projesini hayata geçirdi.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.