25 Yaş Üzerindeki Anne Adaylarına Uyarılar!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gülbin Destici İşgören, 25 yaş ve üzerinde çocuk sahibi olmak isteyen anne adaylarına uyarılarda bulundu.

Anne adaylarının gebelik döneminde karşılaştığı en önemli sağlık sorunlarından biri olan “gebelikte şeker hastalığı” kontrol altına alınmadığında anne ve bebek sağlığını tehdit edebiliyor. Tüm gebeliklerin %6-7'sinde diyabet oluşabiliyor ve bunların % 90'ının daha önce şeker hastalığı bulunmayan kadınlarda, gebelik sırasında ortaya çıktığı düşünülüyor. Gebelik diyabetine neden olarak, hareketsiz yaşam biçimi ve obezitenin artışı gösteriliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gülbin Destici İşgören, gebelikte diyabet hakkında önemli bilgiler verdi.

DİYABET HAYATİ RİSK OLUŞTURABİLİR

Kan şekeri yani glukoz, vücudun temel enerji kaynağı olan bir şekerdir ve kandaki değeri, başta insülin hormonu olmak üzere vücuttaki bazı hormonlar tarafından belli seviyelerde tutulmaktadır. Kandaki şeker düzeyinin yüksek olması, diyabet hastalığıdır ve bazı kişilerde bu gebelik döneminde ortaya çıkmaktadır. Gebelik şekeri kontrol altına alınmadığında; sezaryen gereksinimi, anne karnında ani bebek ölümü, doğumdan sonra bebekte solunum problemleri ve kan şekeri düşüklüğü, yenidoğan sarılığı gibi sorunlar yaşanabilir. Annede de tansiyon yüksekliği ve tansiyona bağlı gebelik zehirlenmesi riski oluşabilir.

KİMLER RİSK ALTINDA!

- 25 yaşın üstünde olmak

- Gebelik öncesi kilonun normalden fazla olması

- Önceki gebelikte de diyabet sorunu yaşanması

- İri bebek veya ölü doğum öyküsünün bulunması

- Yakın akrabalarında diyabet varlığı

- Diyabetin sık görüldüğü bazı ırklara mensup olmak

- Daha önceden bilinen insülin direnci, glukoz intoleransı ve idrarda şeker saptanması

RİSK YÜKSEKSE ZAMANINDAN ÖNCE TARAMA GEREKLİ 

Gebelik diyabeti zamanında belirlenip gerekli önlemler alındığında yaşanabilecek tüm olumsuzlukların riski de minimum düzeye inmektedir. Bu nedenle gebelikte şeker kontrolü önemlidir. Eğer kişi 25 yaşın atındaysa ve herhangi bir disk faktörü bulunmuyorsa, bu testler gerekli olmayabilir. Gebelerin diyabet açısından ilk değerlendirilmesi, genellikle ilk kontrolde açlık kan şekeri bakılarak yapılır. Buradaki amaç daha önceden diyabeti olan ancak tanı konmamış olan kişilerin belirlenmesidir. Gebelik diyabeti taraması ise 24-28'inci haftalar arasında şeker yükleme testleri ile yapılmaktadır. Ancak yüksek risk grubundaki gebelerde daha erken dönemde yükleme testi gerekebilir.

GEBELİK PLANLAYAN ŞEKER HASTALARI DAHA DİKKATLİ OLMALI 

Kan şeker düzeyleri kontrol altında olmayan diyabetli kişilerin bebeklerinde doğumsal anomali riski oldukça yüksektir. Gebeliğin ilk 3 ayındaki organ gelişimi döneminde yüksek kan şekerine maruz kalan bebekte başta kalp ve sinir sistemi ile ilgili olmak üzere birçok organda gelişim bozuklukları oluşabilir. Bu kişilerin gebelik öncesi takipleri yapılarak kan şekerleri normal düzeye çekilmeli ve gebelik daha sonra planlanmalıdır. Gebe kalmadan bir ay önce folik asit alınmalı ve gebelik sırasında da diyetisyen kontrolünde beslenme programı oluşturulmalıdır. Bu gruptaki anne adaylarının kullandıkları tedavilerin dozları ayarlanmalı ve kan şekerleri hedeflenen düzeylerde tutulmalıdır.

DİYET YETERLİ OLMAZSA İNSÜLİN TEDAVİSİ GEREKEBİLİR

Gebelik diyabetinde, uygun diyet ve egzersiz ile günde birkaç kez evde parmaktan kan şekeri ölçülen cihazlarla, açlık ve tokluk kan şekeri takibi planlanır. Bu şekildeki takipte kan şekeri değerleri hedeflenen düzeylerde seyrederse, gebelik haftasına uygun diyetle, kan şekeri ölçüm aralıkları belirlenerek takibe devam edilir. Yaşam tarzı değişiklikleri ile hedeflenen kan şekeri düzeylerine ulaşılamazsa insülin tedavisine başlanır. Son yıllarda ağızdan alınan diyabet ilaçlarının gebelikte kullanımının güvenli olduğuna dair yayınlar olsa da, bu konuda hala tartışmalar mevcuttur.

DOĞUM SONRASI ÇOCUKLARIN DA TAKİBİ ÖNEMLİ 

Doğumdan sonra çoğunlukla kan şekeri normale döner. Ancak gebelik şekeri tespit edilmiş kadınların yaşam boyu diyabet olma riski %40'lara kadar çıkmaktadır. Bu kişilerin çocuklarında da uzun dönemde diyabet ve obezite görülme riski arttığı için çocukları da yakın takip edilmelidir. Ayrıca gebelikte diyabet saptanan kişilerin çoğunda sonraki gebelikte de diyabet gelişmektedir.

DOĞUMDAN SONRA SAĞLIKLI BESLENMEYE DEVAM EDİLMELİ

Doğumdan hemen sonra kontrol edilen kan şekerleri normal veya normale yakınsa, doğumdan 6-12 hafta sonra şeker yükleme testi yapılmalıdır. Değerler normalse 3 yılda bir diyabet için tetkiklere devam edilmelidir. Doğumdan sonra sağlıklı beslenmek, ideal kiloda kalmak ve düzenli egzersiz yapmak, ileri dönemde ve sonraki gebeliklerde diyabet görülme riskini azaltmaktadır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.