2017 Muharrem Ayı Ne Zaman Başlıyor? Aşure Günü Ne Zaman?

Müslümanlar açısından önemli ayların önde gelenlerinden olan Muharrem ayı ne zaman başlıyor? Muharrem ayı ile birlikte Hicri takvimde yeni yıla girilir ve bu aya özel ibadetler yapılır ve Aşure günü kutlanır. Aşure günü ne zaman başlayacak? İşte tüm merak edilenler.

Muharrem ayı Peygamberimiz (s.a.v) tarafından Şehrullah (Allahın Ayı) olarak tanımlanmış, Cenabı Allahın ilahi bereket ve feyzinin, Rabbani ihsan ve kereminin bol bol müminlere ihsan edildiği mübarek bir aydır. İslam için çok önemli bir yere sahip olan Muharrem ayı Aşure günününde habercisidir. Peki bu özel ayda yani Muharrem ayından hangi ibadetleri yerine getirmek hangi namazları kılmak ve hangi duaları okumak vaciptir. Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayın ve Aşure günü ile ilgili tüm merak edilen soruları yanıtı haberimizin detayında.

2017 MUHARREM AYI NE ZAMAN BAŞLIYOR?

2017 Muharrem ayına sayılı günler kala binlerce vatandaş Eylül ayının kaçına denk geldiğini merak etmeye başladı. Binlerce kişinin merakla beklediği 2017 Muharrem ayı, bu sene 21 Eylül Perşembe günü itibariyle başlıyor.

MUHARREM AYININ İLK GÜNÜ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ

Hazreti İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhüma)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

"Her kim Zilhicce ayının son gününde ve Muharrem ayının ilk gününde oruç tutarsa o kimse, geçmiş seneyi oruçla tamamlamış ve gelecek seneye oruçla başlamış olur. Allâh-u Te'âlâ tutmuş olduğu bu orucu, elli senelik günahına keffaret kılar (tutmuş olduğu bu oruç sebebi ile elli senelik günahı bağışlanır.)" (Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316; Abdurrahman b. Yusuf, İmadül İslâm:386)

MUHARREM AYININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NE YAPILIR?

Muharrem ayının birinci gününde, her birinde besmele çekerek, bir defada 1000 İhlâs-ı Şerîf okuyanları Cenâb-ı Hak lütfuyla, keremiyle bu âlemden kul borcu ile huzûruna getirmeyecek, dünyada ödemeye muvaffak kılacaktır.

Muharrem ayının birinden onuna kadar 10 gün oruç tutmak fazîletli ibâdetlerdendir. Bu on günlük orucu tutamayanlar, mümkünse 8, 9 ve 10. günlerde oruç tutmalıdırlar.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) 9. günü seferde bulunduğundan yalnız 10. günü oruç tutmuşlar ve “Sağ olursak gelecek sene 9. günü de tutarız.” buyurmuşlardır.

Bu ayın perşembe, cuma, cumartesi günlerinde peş peşe oruç tutulursa 900 senelik nâfile oruç sevâbı verilir.

AŞURE GÜNÜ NE ZAMAN? 

Muharrem ayının 10. günü ihya ettiğimiz bu kutlu gün, 30 Eylül Cumartesi gününe denk geliyor. Aşure ayında vatandaşlar komşularına, dost ve akrabalarına yılda bir defa aşure dağıtıyor.

AŞURE GÜNÜNÜN ANLAMI NEDİR?

Allah’ın ayı Muharrem olarak bilinen (Şehrullahi’l-Muharrem) ayı  İlahi bereketi ve feyzi temsil eder. Allah’ın ihsanı ve lütfu Muharrem ayında kullarına bolca verilmektedir. Muharrem ayında Aşura yapılmasıda Müslümanlarca oldukça önem arz etmektedir. Osmanlı’da dahada yaygınlaşan Aşura yapımının tarihçesine bakmak gerekirse Arapça ‘Aşara’ kökünden türemiştir. Kur’an-ı Kerim’de ise Fecr suresinin 2.ayetinde Türkçe manası olarak şu şekilde geçmektedir “Yeminler olsun o on geceye”.

AŞURA GÜNÜ MEYDANA GELEN HADİSELER

Aşura gününde 10 farklı peygamberin başından büyük hadiser geçmiştir bu hadiseler ise şu şekildedir;

1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.

2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.

3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.

4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.

5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.

6. Hz. İsa (a.s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.

7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.

8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.

9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.

10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

Kaynak: Haber7

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.