165 Yıllık Camiyi İbadet Ederek Koruyorlar

Artvin'in Borçka ilçesine bağlı Gürcistan sınırındaki Camili Havzası'nda bulunan 165 yıllık tarihi İremit Camisi yıllara meydan okuyor.

Camili Havzası'ndaki 6 köyden biri olan Maral'da, Osmanlı döneminden kalma tarihi İremit Camisi, ahşap mimarisi ve kök boya kullanılan rengarenk motifleriyle göz dolduruyor.

Köy halkınca özenle korunan ve 165 yıldır ayakta duran cami, Artvin'i ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor.

Maral köyünün muhtarı Metin Bayram, tarihi İremit Camisi'nin, 1851 yılında Osmanlılar döneminde inşa edildiğini ve bugüne kadar dimdik ayakta durmayı başardığını söyledi.

Köy tüzel kişiliğine kayıtlı caminin 165 yıllık geçmişe sahip olduğunu dile getiren Bayram, Gürcistan sınırına yaklaşık 3 kilometre mesafede bulunan ve büyük bölümü ahşaptan yapılmış caminin, minber, kapı ve diğer bazı bölümlerinde çeşitli motifler ve kök boyası kullanıldığını ifade etti.

ECDAD MİRASI CAMİYE GÖZLERİ GİBİ BAKIYORLAR

Bayram, caminin, İremit Mahallesi sakinlerine hizmet verdiğini de belirterek, şöyle devam etti:

"Caminin bulunduğu alan çok rüzgarlı bir bölgeydi. Sert esen rüzgar, ahşap camimizin özellikle çatı kısmına çok zarar vermiş. Bu nedenle dedelerimiz, zamanla eskiyen ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan camiyi yaklaşık 6 yıl sonra yerinden sökerek orijinal haliyle şu anki mevcut yerine taşımıştır. İçerisindeki oyma ve süslemeleri, aslına uygun monte etmişler."

Caminin 165 yıllık süreçte onarımdan geçirildiğini, eskiyen ve çürüyen bazı tahtalarının değiştirildiğini anlatan Bayram, "Biz de ecdadımızın mirası olan camimize gözümüz gibi bakıyor ve ibadetlerimizi burada gerçekleştiriyoruz. Biz de aynı şekilde camimizin her türlü bakım ve onarımını yapıp gelecek nesillere aktarmak istiyoruz." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.