15 Temmuz Kahramanları Kabe'de

Kabe'yi Muazzama'ya akın eden yüzbinler, Müslümanların huzur ve selameti için Allah'a yakardı. Türk hacı adayları dualarında 15 Temmuz darbe girişiminde şehit ve gazi olanları eksik etmedi.

Kurban bayramına sayılı günler kalırken kutsal topraklarda büyük bir heyecan yaşanıyor. Mübarek beldeye yeni gelen hacı adayları ilk cuma heyecanıyla Kabe'yi Muazzama'ya aktı. Yüzbinler, burada Müslümanların huzur ve selameti için Allah'a yakarırken Türk hacı adayları da 15 Temmuz şehit ve gazilerini dualarında eksik etmedi.

Hacı adayları, dünyanın dört bir yanından Mekke'ye akın etmeye devam devam ediyorlar. Türk hacı adayların çoğunluğu da Mekke ve Medine'ye ulaştı. Diyanet İşler Başkanlığının Mekke'deki yetkililerinin verdiği bilgilere göre, Türk hacı adaylarının kutsal topraklara gelişi 4 Eylül'de tamamlanacak. Böylece bu yıl, yaklaşık 63 bin Türk hac görevlerini yerine getirecek.

Kutsal topraklara ulaşanlar, umrelerini yaptıktan sonra her fırsatta ibadetlerini Harem-i Şerif'te ifa ediyor. Özellikle bugün çoğu hacı adayı için Kutsal Belde'deki ilk cuma olduğundan olağan üstü bir kalabalık yaşandı. Mekke'nin farklı noktalarından yola çıkan hacı adayları, adeta sel olup Mescid-i Haram'a akın etti. Suudi güvenlik görevlileri, üzücü bir olayın yaşanmaması için Kabe'nin tüm kapıların erken saatlerde kapatmak zorunda kaldı. Yüz binlerce hacı adayı namazlarını buldukları açık alanlarda eda etti.

TÜRK HACI ADAYLARININ DİLİNDE 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİ

Namazın ardından da hacı adaylarının büyük bölümü, Kabe'de kalarak ibaretlerini sürdürdü. Farklı renk ve dillerin oluşturduğu atmosferde hacı adayları, Müslüman ülkelerin huzur ve barışı için ellerini açtı.

Türk hacı adaylarının dillerinde ise ağırlıklı olarak 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde şehit veya gaziler vardı. Avuçlarını açan Türk hacı adaylarının vatan, millet ve memleketin geleceğinin selameti ve huzuru için dua ettikleri gözlendi.

hacilar

Kabe'de tavaf sonrasında açıklamada bulunan hacı adayları, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan veya darbecilerin kurşunları sonucu yaralanan gazileri unutmadıklarını onlar için sürekli dua ettiklerini söyledi.

Hacı adaylarından Halil Pekel, Kabe'ye karşı ellerini açarak, Türkiye'nin içinde geçtiği sancılı sürecin son bulması için Allah'a yakardı. Pekel, duasında başta Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu darbecilerin şehit ettiği ve yaralayarak gaziler safına geçirdiği kişiler için bol bol dua ettiğini ifade etti.

ŞEHİT VE GAZİLER İÇİN TAVAFTA BULUNACAĞIM

Şanlıurfa'dan geldiğini belirten Mehmet Eyli de ilk kez geldiği Kabe'de şehitleri asla unutmadığını söyledi. Hac ibadetindeki duygunun anlatılmadığını ancak yaşanırken o hazzın farkına varıldığını dile getiren Eyli, şunları kaydetti:

"Merak edenlerin gelip burada o duyguları yaşamaları lazım. Burada bencillik yok. Önce Müslümanları sonra kendi adımıza Rabbimizden talepte bulundum. Vatanımıza, milletimize devletimize bol bol dua ettim. Burada farklı bölgelerden gelen kiminle tanıştıysam hepsinin Türkiye için dua ettiklerini söylediler. Faslı, Nijerli, Filistinli, Iraklı ve diğer ülkelerdeki Müslüman hacı adaylarının dillerinde de Türkiye olduğuna tanık oldum. Onlar Türkiye'yi unutmazken, bizler vatanımıza dua etmeyi ihmal eder miyiz?"

RABBİM DUALARIMIZI KARŞILIKSIZ BIRAKMAZ İNŞALLAH

Mehmet Eyli, fırsat buldukça tavaf ettiğini belirterek, "İnşallah bir tavafı da gazilerimiz için yapacağım. Onlar olmasaydı belki de burada olmayacaktım. Onlar bize bir vatan bıraktılar. Vatan elden giderken onlar engel oldular. Onlar dua listemizin ilk sırasında yer alıyorlar" dedi.

Kütahya'dan gelen Zafer Topsakal ise dua etmeye ve hac ibadetini yerine getirmek amacıyla kutsal topraklara geldiğini anlattı. "Vatanıma, bayrağıma, sancağıma bir zarar gelmesin diye dua ettim" diyen Topsakal, "Şehitlerimiz, gazilerimiz ve toprağımızın selameti için dua ettim. Çok zor bir süreçte geçiyoruz. Rabbim inşallah ettiğimiz duaları karşılıksız bırakmaz." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.