10 Milyon İnsan "vatansız"

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, Suriye ve Irak'taki krizin "vatansızlık" sorununu artırabileceğine dikkati çekerek "Çok sayıda Suriyeli mülteci vatansızlık riskiyle karşı karşıya" dedi.

BM Cenevre Ofisi'nde düzenlenen basın toplantısında, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) hazırladığı "Vatansızlığı 10 Yılda Bitirme" raporu hakkında konuşan BM Mülteciler Yüksek Komiseri Guterres, dünyada vatandaşlığı bulunmayan 10 milyon kişinin olduğunu ve küresel bir kampanya başlatarak herhangi bir ülkenin vatandaşlığına sahip olmayan milyonlarca kişinin "vatansızlık" sorununu, 10 yılda çözmeyi amaçladıklarını söyledi.

MYANMAR’DA 1 MİLYON KİŞİNİN VATANDAŞLIĞI YOK!

Listenin başındaki ülke Myanmar. Ülkede vatandaşlığı bulunmayanlar arasında üst sırada Rohingya Müslümanları bulunuyor. Guterres, "Myanmar'da 1 milyondan fazla kişinin, etnik kimlik ve dini nedenlerle vatandaşlığı yok" ifadesini kullandı. Listede Myanmar'ı, sırasıyla Fildişi Sahili, Tayland, Litvanya, Estonya ve Dominik Cumhuriyeti izliyor.

Guterres, 27 ülkede kadınların çocuklarına vatandaşlıklarını erkeklerle eşit düzeyde geçirmesine izin verilmediğini söyledi. Öte yandan rapora göre, son 10 yılda, vatandaşlığı bulunmayan 4 milyon kişi, bir ülkenin vatandaşlık hakkını elde etti.

SURİYE’DE 6.5 MİLYON İNSAN YERİNDEN EDİLMİŞ DURUMDA

BM rakamlarına göre, Suriye'ye komşu ülkelerde 3 milyondan fazla Suriyeli mülteci var ve Suriye içinde 6,5 milyon yerinden edilmiş kişi bulunuyor. Suriye ve Irak'taki krizin "vatansızlık" sorununu artırabileceğine dikkati çeken Guterres, "Çok sayıda Suriyeli mülteci vatansızlık riskiyle karşı karşıya" diye konuştu.

Guterres, "Suriye mülteci kamplarında 50 milyondan fazla çocuk dünyaya geldi. Birçoğu, Suriyeli olarak kayda alındı. Ama doğum sertifikası bulunmayan Suriyeli çocuklar ileriki yıllarda vatandaşlık konusunda ciddi sorun yaşayabilirler" uyarısında bulundu.

Lübnan ve Ürdün'deki mülteci kamplarında kalan Suriyeli çocuklar hakkında Guterres, "Biz Lübnan ve Ürdün'deki Suriyeli çocukların vatandaşlık işlemlerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Komşu ülkelerde yeni doğan Suriyeli mülteci çocukların yüzde 70'i kayıt altında değil ve resmi bir doğum belgeleri yok." dedi.

Guterres, Filistinlilerin "vatansızlık" ile ilgili istatistiklerde yer almama nedeni hakkında ise "Çünkü oradaki sorun biraz karışık ve özel bir durumu var. Oradaki çözüm açık bir şekilde politik bir çözüm olmalı. Umarım Filistin sorunu çözülür" diye konuştu.

KIRIM TATARLARI

Kırım Tatarlarının da listede olduğunu ifade eden Guterres, "Kırım Tatarlarının vatandaşlık hakkı elde etmesi için daha önce büyük bir çalışma vardı. Büyük çoğunluğu Ukrayna vatandaşlığı aldı" ifadesini kullandı.

BMMYK'dan alınan bilgiye göre, Sovyetler Birliği tarafından 1940'lı yıllarda Almanya, Bulgaristan, Ermenistan ve Yunanistan'a gönderilen 266 bin Kırım Tatarı 1980'li yılların sonlarında Kırım'a geri döndü ve birçoğu Ukrayna vatandaşlık haklarını kullanmaya devam etti. Ukrayna hâlâ Kırım'da yaşayanları Ukrayna vatandaşı olarak kabul ediliyor. Ocak 2014 verilerine göre, Kırım'da yasal oturma izni bulunmasına rağmen herhangi bir vatandaşlığı olmayan 450'den fazla kişi yaşıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Maşallah Maşallah Maşallah

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.